Can Oba: Sıra Dışı Bir Tat

Can Oba, Sirkeci’de kebapçıların, esnaf lokantalarının, tükürük köftecilerinin, pilav üstü kurucuların sıra sıra dizildiği Hocapaşa Hamamı sokakta çok sıradanmış gibi duran, duvarında bildiğimiz kebap menüsü, önünde 7-8 masası olan bir mekan. Bilmeden önünden geçseniz aylar sonrasına yer bulamayacağınızı, sahibi ve aynı zamanda şefi Can Oba’nın uzun yıllar boyunca Almanya’da Michelin yıldızlı bir şefin yanında çalıştığını,”en iyi mutfak ödüllü” uluslararası bir şef olduğunu, bugüne kadar içtiğiniz hiçbir çorbaya benzemeyecek lezizlikte çorbalar içebileceğinizi, çilekle balığın bir arada bu kadar güzel olabileceğini, lazanyanın, risottonun nasıl bu kadar lezzetli olabileceğini hayatta tahmin edemezsiniz. Ketçabını, mayonezini, tatlılarda kullandığı dondurmasını bile kendi hazırlayan Can Bey üstelik tüm bunları küçücük bir mutfak ve tek bir ocakla yapıyor. Bu kadar lezzetli, bu kadar özel, bu kadar bulunmayan tatlar yaratan bir kişinin son derece geniş bir alanda, lüks bir ortamda, çeşit çeşit ekipman ve destek ekiple çalıştığını düşünürsünüz değil mi? Bir gidip görün, neredeyse sizin salonunuz kadar tüm restoran. Tuvaleti bile yok içeride. Hanın 3. katına çıkıyorsunuz ama burası sadece dükkana ait.

Her işte olduğu gibi Can Oba’da çok çalışarak, gençlik yıllarında gittiği Almanya’da günde neredeyse 15-20 saatini çalışmayla geçirerek bu haklı başarıya ulaşmış. Üstelik her bir konuğuyla ayrı ayrı ilgilenen Can Bey mütevaziliğinden de hiçbir şey kaybetmemiş. Türkiye’ye ilk geldiği yıllarda kebapçı olarak başladığı dükkanının panosu bile hala duvarda asılı. Nereden geldiğini bilen insanın hali başka.

Buraya restoran demek çok içimden gelmiyor aslında, yok yok uygun görmediğimden değil tam tersi restoran diyerek ortamı soğuk, sıradan bir yer gibi anlatmaktan korkarım çünkü burası sıcak, samimi, farklı bir “dükkan” aslında. Her gün değişen bir menü var ve siz masaya oturduğunuza o günün menüsü size size tek tek sunuluyor. Zaten menüyü ve nasıl yapıldığını duyduğunuzda bir başka dünyaya dalıyorsunuz ta ki şık sunumuyla yemeğiniz gelene kadar. Yemek geldikten sonra artık bu dünyada olmuyorsunuz çünkü bu kadar lezzetlisini emin olun hiçbir yerde yemediniz. Menüyü kaçırdıysanız artık ellerinde ne varsa onu yiyeceksiniz.

Ve işte menü…

Biz sevgili Devletşah’ın doğumgününü kutlamak için gittik ve menüdeki her şeyden ayrı ayrı istedik ki her birini tadalım. Ben çorba olarak kum midyesi ve levrek’in ana malzemelerini oluşturduğu balık çorbasını tercih ettim. Balık çorbasına ayrı bir düşkünlüğüm vardır ama kırmızı karabiber taneleri ile süslenmiş bu çorba kadar lezzetlisini daha önce hiç tatmadım. Ana yemek olarak Risottodan yana kullandım tercihimi, üzerindeki turp otu filizleri ve ahtapotun tadı hala damağımda. Kuşkonmaz yatağında somon ara sıcak olarak Handem’e (Handem Erkay Güner) geldi ama hepimiz tattık. Renan (Renan Tavukçuoğlu) ve Devletşah’ın ana yemekleri de çok lezizdi, onlar balık ve lazanya tercih etti. Tatlılardan Peynir Pastası Can Oba’nın imzamı attığım dediği tatlı. Dondurma kıvamında, bol karamel ile servis edilen tatlı çok hafif. Yine dondurmasını kendi yaptığı Şeftali Tatlısı da bir harika.

Dükkan, camiye yakın olduğundan alkol yok, risotto da öyle şarapla yapılmıyor anlayacağınız. Buna rağmen aylar öncesinden rezervasyon yapmanız gerekiyor. Anlayacağınız farklı tat, sıra dışı sunum, güler yüz, mütevazi hizmet ve daha pek çok şey Can Oba’yı farklı kılan. Gidin, yiyin, görün ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız. Rezervasyonsuz gitmeyi aklınızın ucundan geçirmeyin. Bu arada Marmaray Sirkeci çıkışının dibinde, ulaşımı da çok kolay.

Not: Masalarda örtü yok, biz Devletsah’ın doğum gününü kutladığımızdan Handem önceden gidip her zaman olduğu gibi harika bir masa hazırlamıştı. Örtüler ondan ötürü:)

Can Oba

Hoca Paşa Mh., Hocapaşa Hamamı Sk No:10, 34112 Sirkeci/Istanbul
(0212) 522 1215