Hay Ben Senin Aşkına!

21

Yok vallahi ben demiyorum, Uğur Hepdiker diyor, ona da Op.Dr. Oğuz Onur demiş. Ne mi demiş, niye mi demiş; vallahi pek komik, pek sinir, pek heyecanlı…Her şey var bu kitapta. Evet bu bir kitap, yeni çıktı, kitap kitap kokuyor ama önce ben, beni can evimden vuran kısmıyla başlayım anlatmaya.

Çabuk sinirlenen, her şeye bağıran çağıran, hiçbir şeyden memnun olmayan bir müşteri düşünün. Herkesin bucak bucak kaçacağı bir müşteri. Çorbadaki tuzdan, garsonun adına kadar her şeyi olay haline getiren bir müşteri. Sizin kafenize sürekli geliyor, o kapıdan girer girmez tüm çalışanlar kaçıyor ve siz o mekanın en sorumlu kişisi olarak bu adamı yatıştırıyorsunuz, nezaketinizle müşterinin sizden özür dilemesini sağlıyorsunuz, bir de üstüne üstlük dost olup onunla beraber kitap çıkarıyorsunuz. Takdire şayan bir hizmet kalitesi örneği değil de nedir bu? Benim verdiğim müşteri ilişkileri eğitimlerine örnek olay olacak olmasının yanı sıra gerçekten kitap böyle yazılmış.

Efendim Uğur Hepdiker, hepimizin bildiği Zamane Kahvesi var ya – Nişantaşı ve Suadiye’de- işte oranın yöneticisi, Oğuz Onur da bir genel cerrah. Oğuz Bey’in başından geçen iki evlilik, aşk, kadınlar hakkında sohbet ederken bu iki beyefendi, Uğur Bey bunu kitaba dönüştürmek istiyor, Oğuz Bey’in de çok hoşuna gidiyor ve HAY BEN SENİN AŞKINA böyle çıkıyor.

“Bir insan aşıksa evlenmeyecek, evlendiyse aşkı unutacak. Aşkın ilacı kavuşamamaktır”  diyebilecek kadar bana sabit fikirli gelen Oğuz Bey aslında yüreği sevgi dolu bir insan. Etrafındaki insanlardan da tek beklentisi gerçek sevgi. Şeker hastası olması onu biraz asabi yapsa da, hatasını anlayıp insanların gönlünü alacak kadar da beyefendi.

Herkesin onun yerinde olmak için can attığı, kariyer, mal, mülk, para sahibi bir erkeğin aslında tek arayışının “sevgi” olduğunu bazen mizah bazen öfke bazen de hüzünle dile getiren bu kitabı mutlaka okumanızı öneririm. Kendinize ait bir imzalı kitap okumak isterseniz de, bu yazının altına yorum bırakın. Aşk, sevgi, kadınlar, erkekler, hayat…hakkında…8 Mayıs saat 20:00’ye kadar yorum bırakacaklardan iki kişi Uğur Hepdiker imzalı HAY BEN SENİN AŞKINA kitabını kazanacak.

 

21 YORUMLAR

  1. “Bir insan aşıksa evlenmeyecek, evlendiyse aşkı unutacak. Aşkın ilacı kavuşamamaktır”
    Bence bu cümle söylenmesi gereken her şeyi bir çırpıda açıklamış…Bu kitap kesinlikle okunur…
    Aşk , gerçeğini aramakla kaç kişi ömrünü bitirir ki;
    Sevgi ,herkesin içinde olup bir türlü bir birinden ayıramadığımız sevgi yada sevginin çeşitlerinin içinde kaybolmak diyelim.
    Kadınlar, zor zanaat anlamak mümkün değil bir o kadar da hayat demek kadın hava gibi,su gibi
    Erkekler, tanımaya çalışmak onları çözmek için yeterli ama bu sabrı gösterecek kadar özverili olunur mu?Bu sorunun cevabı mutlu olanlarda…
    Hayat işte bu en güzel bölüm her şeye rağmen yaşanması gereken insanoğluna bir kere bahşedilen yağmurdan sonraki gökkuşağı gibidir…

  2. Aşkı inanmayıp aşksız kalamayanlara herhalde anlatmak istedikleri var.Hayatın gerçek yüzü insanların birbirlerini değiştirmeye çalışmaları.Sevgiyle başlayıp yaralarla sonlanmaları.Ama en çok dikkatimi yazarın şeker hastası olması çekti…Bakayım neler yazmış!?…Şeker hastası aşktada mı değişik oluyormuş.Heheheeeeee

  3. Huysuz, aksi, şeker hastası, sevgi arayışında bir cerrahın tecrübeleri, üstelik “aşk” üzerine ise oldukça ilginç olmalı. Belkide tıpta tedavisi yok bilinen “aşk” hastalıǧını, yine bir tıp insanının tecrübeleri ile şekillendirebiliriz . Ayrıca asıl merak ettiǧim konu ; kitabın ismini, başarısız aşk tecrübelerinden sonra cerrahtan mı ? yoksa huysuz bir müşteriden kitap kahramanı çıkarmaya çalışan yazar dan mı aldıǧı ? :)

  4. Tam anlamıyla açıklanması ve ana temasının bile değişebileceği bir bulgudur aslında aşk.
    kimileri için susuz kalan çölmedeki bedevi
    kimileri için afrikadaki kıtlık gibidir..
    ne anlamalr yüklü bazen bir kelimesınde bazende en anlamsızlıkları taşır sevgılerımızde
    umudun bile kol çektiği bu dünyadan bir umudun en büyük hayal penceridir aslında.
    sevgi bir kelebeğin kanadındaki bir nokta kadar etkileyici ve yok olmuş bir evrenın ortasında acan bır çiçek gibide ürberticidir aslında.
    en büyük olan ise birbirinden habersiz hep birbiri için kalplerın ritim royaltisidir belki..
    Sevda büyükse aşkı acıklayabilmenın elini öpmek gerek…
    yazı çok güzel tema olarakta bir çok bilgi ve bulguya deyinilen bir kitap olacagını düşünüyorum
    Okunmaya değer….

  5. Herkese merhabalar,

    “Hay Ben Senin Aşkına!” adlı kitabımı daha okumadan yapmış olduğunuz yorumlara sonsuz teşekkürlerimi sunmak isterim. Gerçekten çok güzel yorumlar…

    Banu hanım, kelimelerinizle kitabı o kadar özel hale getirmişsiniz ki, şükranlarımı sunarım, bu makalenizi hayatım boyunca unutulmayanlar arasına alıyorum.

    Yorumlardan birisinde bir soru var. “Kitap ismini kimden aldı yazardan mı, kahramandan mı?” diyerek. Şöyle ki; kahramanın aşk hikayelerini dinlerken istem dışı “hay ben senin aşkına!” diyerek patavatsızlık yapmıştım Oğuz beye, sonrasında bir şimşek çaktı ve kitabın adı bu olmalı dedim kendi kendime. Oğuz beye teklifi götürdüğümde oda sıcak baktı ve kitabın adı böylece şekillendi.

    Keyifle okumanız dileği ile…
    Uğur HEPDİKER

  6. bende kitabi cok merak ettim. hemen alip okumali..isin ilginci bu kadar sikayet ediyorsa niye israrla o kahveye gelmis cok merak ettim. dusununce birazda bu kitabin cikmasi icin boyle bir tesaduf mutlaka olmaydi gibi bir quantum cikiyor ortaya :)))

  7. Ah ne ilginç…Ben bu kitabın öyküsünü daha önceden duymuştum. Çok yakın bir arkadaşımla orada kahvaltı yaparken tanıştırıldım Uğur bey ile. Arkadaşım meğerse Uğur bey’in en iyi müşterilerinden ve arkadaşıymış artık. Orada duydum bu kitabın çıkacağını. Şimdi senden öğreniyorum. Dünya ne küçük, değil mi? Hayırlı, uğurlu olsun.

  8. Kitabın içeriği bilmeyenler için dikkat çekici,merak uyandırıcı diye düşünüyorum.İlişkiler adına faydalı olabilir.Niyetinizin ve emeğinizin faydasını görürsünüz inşallah.Bol satışlar diliyorum.

  9. ”Her şey ”o” gittiğinde yeniden başladı. Aynı, yıllar önce ”o” geldiğinde olduğu gibi…İlkinde aşk sandığı ”kavuşamama” ihtimaliydi, İkincisinde ise ”kaybettim” korkusu. Bunun arasıysa ”evlilik”.Sevin, sayın, evlenin, çocuk yapın…Evet ama aynı anda aşkla da kalın. Sevgiler…

  10. Uğur beyi 2 yıl önce bir “tesadüf” sonucu Suadiye Zamane Kahvesi yöneticisi olarak tanıdım.Zamanla misafirperverliğine sıcak dostluğunu da katınca Zamane benim için daimi gidilesi bir mekan oldu…Bloğunu takip edince kelimelerle olan yakınlığını da farkettim.Kimi zaman hüzünlü, kimi zaman komik ama doğal, kısa yazılardı. Heyecanla beklediği”Hay ben senin aşkına” çıkınca, ilk alanlardan biri oldum, çünkü basım ve bekleme sürecindeki kaygılarına da ortak olmuştum. Oğuz beyin anlattıklarını sade ve akıcı bir uslupla yoğurup, aşklarla süsleyip okuyuculara sunmuştu.Yöneticiliğine, yazarlık başarısını da eklemiş…Kalemine kuvvet, okuyucusu bol olsun inşallah….

  11. Bu kitapta beni etkileyen asıl nokta anlattığı hikayeden çok kitabı ortaya çıkaran iki kişinin medeni cesareti ve azmidir. İnsan eğer isterse her şeyi yapabilir durumunun somut halidir. Bir cerrah ve bir işletme müdürü sohbete her zaman başlayabilir… Bir kitap yapalım diye hayal de edebilir. Lakin büyük çoğunluğu “hadi canım sende” der geri döner, rahat koltuğuna yayılır, rutinine devam eder. Oysa Sevgili Uğur ve iyi bir Zamane müşterisi olarak gıyaben tanıdığım Oğuz bey hayallerine dokunmayı başarmış nadir insanlardan… Hay ben senin azmine :))
    Tebrikler…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz