Saffet Emre Tonguç İle Boğaz Ve Yalılar

Geçenlerde ellili yaşlarda olduğunu bildiğim, doğma büyüme İstanbullu bir akrabam şehir dışından gelen bir arkadaşının ona İstanbul’u gezdirdiğini, yeni açılan mekanları, şehrin bilinmeyen köşelerini, gizli cennetlerini senede iki kere İstanbul’a gelen bu arkadaşından öğrendiğini söyledi. Şaşırdım diyemem çünkü etrafımda böyle çok insan var. İstanbul’da yaşayıp İstanbul’u yaşamayan. Şimdi eleştireceğinizi, paradan, zamandan yakınacağınızı tahmin ediyorum ve ben bunların hepsinin birden adına BAHANE diyorum.

Turist olarak bir ülkeye gittiğimizde oranın şehirlerini, sokaklarını kah yürüyerek kah elimizde kitap toplu taşıma araçlarını kullanarak adım adım geziyoruz da yaşadığımız şehirde niye turist olamıyoruz? Niye bir rehber eşliğinde bir tura katılmıyoruz ya da niye bu konuda yazılmış kitapları alıp yürüyerek kendimiz şehri keşfe çık(a)mıyoruz? Her gün önünden geçtiğimiz caminin gerçek adını, yaşadığımız semtin isminin nereden geldiğini, şehrimizde kaç cami, kaç kilise olduğunu, dünyadaki 193 ülkede 42 tane olan saltanat kayığının 14 tanesinin yani üçte birinin şehirde hangi müzede olduğunu kaçımız biliyor?

Bana İstanbul’da turist olmayı sevdiren, laf aralarında her gün geçtiğim sokağın arasındaki bir parktan bahseden, zaman zaman güncel zaman zaman tarih dedikodularından haberdar eden, dünyanın en çok gezen rehberlerinden biri olan Saffet Emre Tonguç’un Boğaz ve Yalılar Turundan bahsetmek istiyorum size. Bu arada bloğumun en çok okunan yazılarından ikisinin Saffet ile yaptığımız Balat ve Kapalıçarşı turları olduğunu hatırlatmak isterim.
Kendinize, yakınlarınıza ya da bir arkadaşınıza bir günlüğüne İstanbulu hediye etmek isterseniz bu tur tam da aradığınız hediye.

Kabataş’tan başlayıp yaklaşık üç buçuk saat süren ve yine Kabataş’ta biten turu öyle bildiğiniz yolcu motorları ile yapmıyorsunuz. Keyif Style adlı son derece konforlu, yağmur yağsa bile keyfinizi kaçırmayacak tekne bana kuğuyu anımsatıyor her defasında. Sakin sakin boğazda süzülen, kıyıya çok yakın gidip asla rahatsız etmeyen zarif bir kuğu. Koltuk, masa, minder ne ararsanız var teknede. Üst katta oturursam orta katta anlatım yapan rehberi duyamam derdiniz yok çünkü ses sistemi harika bu teknede. Her defasında dedim ya evet üç kez bu tura katılma şansım oldu. İlk ikisi arkadaşlarla yaptığımız organizasyondu. Bu hafta ise yazılarımla zaman zaman katkı sağladığım Hürriyet Seyahat Gazetesi’nin konuğuydum. Sağ olsunlar unutmamışlar. Ben de anneciğimi aldım ve limonata gibi bir havada sekiz bin yıllık tarihe sahip şehrimizi bir daha denizden izledim.

Batılı anlamda giyinen ilk sultanın Abdülmecit olduğunu, daha öncekilerin hep kaftan giydiğini, Balyan Ailesinin yaptığı binaları ve kendi evlerini, hangi yalıda hangi ünlünün oturduğunu, hangi yalıda hangi dizilerin çekildiğini, şehrin en pahalı yalılarını, denize bitişik yalılara Leb-i Derya, önünden yol geçenlere Yol Yalısı dendiğini ve daha pek çok bilgiyi öğrendim kimilerini tazeledim. Saffet’in Kim Beş Yüz Milyar ister yarışma programı tadında sorduğu soruların ve keyifli esprilerinin eşliğinde kıtaları ve gönülleri birleştiren güzel İstanbul’un bugüne kadar gördüğüm şehirlerin en güzeli olduğuna bir kez daha karar verdim.

Bir de şu beton yapılara artık bir son verilse, yeşil alanlar çoğalsa bu şehir bize çok iyi gelecek çok.

Bu hafta sonu yani 24 Ekim 2015 Cumartesi sezonun son Boğaz Turu var Saffet ile. Tur ile ilgili bilgi için Aslı Özlen ile irtibat kurabilirsiniz. 0532.296.96.22 Aynı turu baharda erguvan zamanı da deneyimlemenizi tavsiye ederim.
Saffet Emre Tonguç’un diğer turları için www.saffetemretonguc.com
Giderseniz benden selam söyleyin, zaten söylemeseniz de Saffet güleryüzüyle, iletişim tarzıyla, daha önce katılan her konuğa ismiyle hitap edecek kadar kibarlığıyla gönlünüzü fethedecek. Bilgisiyle, görgüsüyle, insanlığıyla yüksekte olmayı hak ediyor. İşini doğru yapan doğru yaptığı kadar iyi yapan insanlara bayılıyorum.