Çamlıhemşin Pek Şirin

2

Karadeniz gezimizde beni en çok şaşırtan yer Rize’nin Çamlıhemşin ilçesi oldu.  Rehberimiz Yalçın, burası Çamlıhemşin, dediğinde Viyana’nın bir köyünde hissettim kendimi. Temiz sokakları, özenli ve az katlı yapıları, ahşap evleri, yemyeşil tepeleri, şelaleleri, gölleri, Ayder Yaylası, Fırtına Vadisi ve Kaçkar Dağları Milli Parkı’nın büyük bir bölümüne dahil olması değil sadece burayı güzel yapan, insanı da çok candan, misafirperver, eğitimli.

Eski adı Viçealtı olan Çamlıhemşin’in çok yağmur aldığını söylemişlerdi, doğruymuş. Gezi boyunca tek yağmurlu gündü, bardaktan boşalır dedikleri türden. Olsun, Pokut Yaylası’nda yağmura yakalanmaktansa düz ayakta, çay eşliğinde Çad Vadisi, Çinçiva Köyü’nde soluklanmak çok da iyi geldi.

Çamlıhemşin’de ilk durağımız Çinçiva (Şenyuva) Köyü oldu. 20 metre yüksekliğinde 40 metre uzunluğundaki Çinçiva (Şenyuva) Taş Köprüsü bölgenin tek gözlü köprü örneklerinin en güzellerinden. Hemen köprü başındaki Çinçiva Kahve oldukça meşhurmuş, Karadeniz’de çekilen pek çok diziye mekan oluyormuş. Karadeniz yemeklerini tadıp, kahvaltı edebileceğiniz kahvenin Fırına Vadisi’ne bakan manzarası gerçekten huzur veriyor.

Bizim soluklanmak için tercihimiz, Çinçiva Kahve’nin hemen karşısındaki Zua Kafe oldu. Burası ahşap koltukları, mini lambaları, seramikleri, insanı olduğundan daha da mutlu gösteren aynaları, bitki çayları, kahveleri, dağ meyveli muhallebisi, havuçlu keki ile sıcacık, minicik bir kafe. Zua, Lazca deniz demekmiş. Yağmur yağarken, yanınızda sevdiklerinizle orada olmanız ve muhabbetin dibine varmanız dileğiyle.

Zua Kafe’nin hemen yanındaki Peri Dükkan ise Avrupa’nın köylerinde karşınıza bir anda çıkan masal dükkanlar gibi. Pembe sardunyalı, inci boncuklu, el yapımı ürünler satan bu dükkandan çıkmak istemiyorsunuz.

Fırtına Deresi’nden 100 metre yükseklikte olan Zilkale, merdivenle inilen bir kale olup savaş için değil, mola vermek ve dinlenmek için yapılmış. Yapılış tarihi kesin olarak bilinmemekte. 10 yıl önce bir restorasyon çalışması yapılmış. Kale oldukça ihtişamlı görünmekle birlikte, gezi boyunca en kalabalık olan yerlerden olduğu için çok rahat gezebildiğimizi söyleyemem ama yine de fotoğraf çekmeyi ihmal etmedik. Zilkale’ye çok yakın olan ve yine bölgeye özgü mimariye sahip Koboş Köprüsü de durmadan geçemeyeceğiniz güzellikte. Fakat yağmurlu havada çok dikkat edilmesi gerekiyor, feci kaygan taşlar.

Yol boyunca ara ara gördüğümüz kuş yemliğine benzeyen ama ne olduğunu tahmin edemediğimiz aletin hikayesini de gezimiz bitmeden öğrendik. Çok önceleri ülkemize kontrolsüz olarak giren keresteler, içlerinde bir de uçan bir böcek türünü getirmişler. Karıncadan biraz büyük bu kurtçuk şeklindeki böcekler, Karadeniz’e özgü Doğu Ladin ağaçlarını delip içlerindeki suyu kemirip ağacın tamamen kurumasına yol açıyormuş. İşte bu huni şeklindeki alet, onlardan korunmak için yapılmış bir tuzak. Üstten kurtçukların sevdiği bir koku salgılanıyor ve buna gelen hayvan, huninin içerisine giriyor ve alttan beyaz hazneden çıkamıyor. Bir nevi kapan sistemi. Duyunca bize de haince gelmekle beraber kuruyan ağaçları da görünce keşke başka bir yolu olsa dedik, her iki tarafın da yaşayacağı, kim bilir belki bulunur.

 

Çamlıhemşin’de nerede konaklanır derseniz hiç düşünmeden Nordic Otel diyebilirim. Yoga kampçılarının da çok sevdiği mekan, Bukla’nın Ardeşen’li iki ortağına ait. Çamlıhemşin’in Mollaveis Köyü’nün eskiden okuluymuş burası. Bahçesinde lojmanı, sırtını dayadığı heybetli tepeleri, hemen yanından akan çayı ile kim bilir ne güzel ne neşeli kahkahalara ortam olmuş zamanında. Fakat köy okulları kapatılınca ve ihaleyle kişilere verilince maalesef çoğu yer gibi burası da sessiz kalmış. İşte Bukla’nın sahipleri burayı alıp, özüne uygun olarak restore etmişler, okul sıralarını bahçe mobilyaları, lojmanı oda yapıp çok güzel bir konaklama imkanı yaratmışlar.

Son derece konforlu odaları, Selime Abla’nın yaptığı lezzetli yemekleri, Hakan ve eşi Dilek’in güler yüzlü hizmetleri ile kendinizi evinizde hissedeceğiniz Nordic Otel’e ulaşım da çok kolay. Kışın kapalı olan mekan, çoğu yer gibi Mayıs-Ekim arasında hizmet veriyor. Havalar güzel giderse Kasım’a kadar uzar belki.

Çamlıhemşin, Karadeniz’de bir cennet, mutlaka gidip görülecek yerler listenize alın derim.

2 YORUMLAR

  1. Bakir yerlerimizi keşfedip yazıya dökmeniz bir Rizeli olarak beni çok mutlu kıldı.Okurken aldığım tat , doğal ortam ve fotoğraflarınız eşliğinde küçük anlamlı bir gezinti yaşadım.Teşekkürler yüreği ve kalemi güzel Can

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz