Crawler L200, Karavanla Yedigöller Kampı

0

Ölmeden önce yapmak istediklerim listesinde uzun zamandır ilk sıralarda yer alıyordu, karavanla kamp yapmak. Çocukken bazı geceler yattığımda kendimi bir karavanda hayal ederdim. Babam ön tarafta aracı kullanıyor, biz arkada yataklarımızda yatarak gidiyoruz. Araba sallanıyor, sallandıkça uykum geliyor, gözümü nerede açacağım diye düşünürken uykuya dalıyordum ve sabah hep odamda uyanıyordum. Çocukken hayalim gerçek olmadı anlayacağınız.  Üniversiteye giderken zaman zaman arkadaşlarla konuştuk ama hep lafta kaldı ve sonra iş hayatı, evlilik… Hep dilimizde bir karavan seyahati oldu ama hiçbir zaman eyleme geçemedik.

Geçtiğimiz yıl arkadaşım Emre Kınay, birlikte bir televizyon programı yapmayı teklif etti. Karavanla Anadolu’yu gezecektik ve gittiğimiz yörelere özgü yemekleri Emre yaparken ben de oranın tarihini, hikayelerini anlatacaktım. Emre bana Mitsubishi L200 Crawler adlı aracın videosunu gönderirken eminim hayallerimin mini bir filmini gönderdiğini bilmiyordu. Vuruldum bu araca, çocukluk hayalimdi.

Bizim program hayata geçmedi ama telefonumun arşiv bölümünde sakladım L200 Crawler ilgili her fotoğrafı. Mini bir mutfak, buzdolabı, ocak, lavabo, su, elektrik kısacası yaşamak için her şey araçta mevcut. Üstelik hepsi lego parçaları gibi birbirine monte ediliyor ve kullanımı çok kolay. Daha sonra  arkadaşım Barış, çocuklarıyla Kazdağı programı yaptı bu araçla ve anlata anlata bitiremedi. Tamam artık sürekli karşıma çıkıyorsa bunda bir iş var dedim ve nasıl, ne zaman, nerede, kimlerle bir program yapabilirim diye düşünmeye başladım.

Mevsim sonbahar olunca ve havalar daha da soğumadan bu programı yapmayı kafama koyunca alternatifleri sıraladım. İstanbul’a çok uzak ama çok yakın da olmayan, karavanla kamp yapmaya uygun, doğanın içinde hatta kucak kucağa üç gün geçirebileceğimiz, fotoğraf çekmek için bolca ortam sunan, güvenli bir yer başlıca kriterlerimdi. Sonbaharda fotoğraf çekilecek en güzel yerler ile ilgili yazılara bakarken aynı zamanda karavanla kamp yapmaya da uygun yerler içinde Yedigöller’i görünce hiç düşünmeden kararımı verdim. Buraya kadar hep kendi kendime düşündüm, okudum, araştırdım.  L200 Crawler ile ilgili bilgileri alıp, gidilecek rotayı çizip sonrasında eşime bahsettim. Onun da zaten çok istediği bir şey olduğu için hiç düşünmeden onayladı fikrimi. Yalnız gitmek istemedik açıkçası, hem ilk defa böyle bir deneyim yaşayacağımız için “birlikten kuvvet doğar” düşüncesi hem de kalabalık olursak daha çok eğleneceğimizi bildiğimizden en yakın arkadaşlarımıza konuyu açtık ki onlar dünden razıymış.

Buraya kadar her şey tamam da aynı anda üç aracı nasıl bulacağımız konusunda biraz şüpheliydim doğrusu. Hemen Crawler Türkiye’nin Çekmeköy’deki şubesini aradım. Gideceğimiz tarihten yaklaşık bir ay önce yaptık görüşmeyi ki ancak üç aracı aynı anda denk getirdik. Buradan da anlayacağınız gibi araçları kiralıyorsunuz. En az üç en fazla yirmi gün olmak üzere kiralama şansınız var. İki gece üç gün Yedigöller için ideal bana göre.

Gitmeden önce bir iş bölümü yaptık. Hem her aile kendisi için alacaklarını hem de ortak kullanım için temin edeceklerini yazdı ve iki kez görüntülü konuşarak yapılacakları adım adım teyit ettik. Karavanda her şey mevcut ama çarşaf, yastık, mevsim serin olduğundan yorgan almanız şart. İçeride ısıtma var kesinlikle soğuk olmuyor ama ne olur ne olmaz yanınızda bulunmasında fayda var. Bir kamp için ne gerekliyse her şeyi getiriyorsunuz. Sandalye, masa, tabak, kaşık, bardak, yiyecekler, çakı, fener, aklınıza gelen, ihtiyacınız olacağını düşündüğünüz her şey.

Gelelim araç donanımına. Elektrik, ısıtma, su (içme suyu değil), duş, telefon şarjı için USB çıkışı, tüp, ocak, lavabo bunların hepsi mevcut. Dışarıdan elektrik ya da su çekmenize gerek olmadığından ve 4X4 çekiş gücüne sahip olduğu için araçla istediğiniz her yere gidebiliyorsunuz ve konaklayabiliyorsunuz. Mini mutfağında tüpü ocağa bağladığınız anda ister çay demleyin, ister kahve yapın, isterseniz yemek pişirin. Tüp, su ve benzini size dolu depo teslim ediyorlar. Araç içinde navigasyon, Bluetooth, USB bağlantısı gibi pek çok özellik mevcut. Araç içinde iki kişi çok rahat kalabiliyor. Üçüncü kişi çocuk olursa ya da minyon biri kalabilir. Bana kalırsa üç kişi kalır ama yine de herkesin rahatlık anlayışı farklı. Dışarıdan bakıldığında çok küçük gözükebilir ama açılan tavan çadırı ve yatak bölmesiyle rahatlıkla ayakta durabileceğiniz bir oda oluyor. Üstelik dışa açılan genişletilmiş penceresi bile var. Kapalı yer fobisi olanlar için özellikle yazmak istedim. Bu fobinize kapılıp böylesine keyifli bir deneyimi yaşamaktan mahrum kalmayın. Bir kere de olsa deneyin. Yağmurlu havada ben kamp yapmak istemem ama isteyenler için 270 derece açılabilen tentesi ile hava keyfinizi kaçırmayacaktır.

Cuma sabahı Çekmeköy Crawler şubesinde araçlar hakkında bilgilendirme eğitimimizi aldık ve yola çıktık. Tabii üç tane tuhaf araç arka arkaya sıralanınca ilgi çekmedi değil. Yanımızdan geçen araçlar tuhaf bakıyor, kimisi fotoğraf çekmeye çalışıyor. Bizde de acemilik var, ilk yarım saat birbirimizi arıyoruz, sende şöyle mi, bu ses var mı gibi sorularla kendimizi rahatlatıyoruz.

Üç saat yirmi dakikada Yedigöller Milli Parkı’na geldik. Şanslıydık, birlikte yan yana konaklayabileceğimiz sanki bize özel ayrılmış bir alan bulduk. Araçları açmak ve ekipmanı kurmak hiç zor değil. Başta biraz heyecanlanabiliyorsunuz ama kalabalık gittiğimiz için birbirimize fazlasıyla destek verdik.

Araç bu kadar konforlu olunca, yağmurla yıkanmış ve güneşle ısınmış devasa ağaçların altında Seringöl kıyısında cennetten bir köşe bulunca bize sadece huzurlu, kahkahalı, derin nefesli, bolca güzel anı biriktirdiğimiz bir tatil yapmak kalmıştı. Hiç zorlanmadık tahmin ettiğiniz gibi.

Fotoğraf, Şule Akyürek

Hamağımızı iki ağaç arasına gerdik, pilli rengarenk lambalarımızı karavanlar arasına bağladık, çayımızı koyduk ve sohbetin dibine vurduk. Kızarmış sonbahar yaprakları halımız, tertemiz havanın sunduğu masmavi gökyüzü tavanımız, kayın, gürgen, meşe, ıhlamur ve daha adını sayamadığım pek çok ağaç duvarımız oldu. Sabah o sessizliğe uyanıp kuş ve su sesiyle güne karışmak yok mu, iyi ki yaşıyorum iyi ki hayattayım dedirtiyor insana.

Fotoğraf, Tuna Akyürek

İlk gece karavana girip yattığımda çocukluğumdaki o gecelere gittim. Babam kullanmıyordu karavanı, üstelik hareket halinde de değildik ama içimdeki hareketli çocuğu hiç durdurmadığım için, dışarıda hayallerime ortak olan bir hayat arkadaşım olduğu için, arayıp nasıl güzel bir tatil yaptığımızı anlattığımda benim kadar mutlu olan bir babam olduğu için ve anılarımıza ortak olan dostlarımız olduğu için şükrettim. Sonra da minik pencereden gökyüzüne bakıp kendime ve onlara yıldızlar seçip yolladım, en karanlık zamanlarda bile ışık olalım diye.

Fotoğraf: Erkan Tozluyurt

Kısa bir video izlemek için de buraya mini, amatör bir filmimi bırakıyorum

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz