>
Taşoz çok ama çok büyük bir adaymış gerçekten de. Konaklamayı düşündüğümüz Patos’a doğru yol alırken adanın büyüklüğü ve yol boyu gördüğümüz mavi yeşilin tonları karşısında büyülenmiştik doğrusu. Sık sık ıssız koylarla karşılaşmamıza rağmen denize girmek ve konaklamak için Patos’a gitmeyi seçtik. Taşoz merkezden yaklaşık 20 km. sonra Patos’a vardık ama biraz daha yol kat edip öğle yemeğimizi Aliki’de salaş bir tavernada yedik. Aliki aynı zamanda bir kazı arkeoloji alanı ama biz buralarda hava sıcaklığı dolayısıyla gezmedik. Sahilinde yan yana birkaç salaş balıkçısı olan Aliki’de insanlar hem denize giriyor hem yemek yiyor. Harika bir manzara karşısında yediğimiz yemek sonrası , gelirken uğrayıp seçtiğimiz Kamari Otel’e yerleştik ve kendimizi denize attık. Otel, zeytin ağaçları içine konumlanmış ve kocaman havuzu ve yeşilliği olan bir mekan. Deniz, havuz, yeşillik ve odalarının şık dizaynı ile Kamari Otel’de güneşi batırdık ve akşam yemeği için Patos’un merkezine indik. Günlerdir deniz mahsülleri ve balık yemekten bıkmış olacağız ki, şehrin en iyi pizzacısı olduğu idda edilen ilk restorana kendimizi attık. Patos tam bir turistik mekan, hediyelik eşya dükkanları, barlar, kafeler, deniz kokan sokaklar.Yunanistan’a hele de Kavala’ya gelince Taşoz Adası mutlaka uğranması gereken bir mekan.
Dört dolu gün böyle geçti. Dedeağaç, Makri, Gümülcine, Fanari, İskeçe,Kavala, Selanik, Halkidiki, Yeni Mudanya, Taşoz Adası, Aliki, Patos….Geriye güzel anılar kaldı bir de Ulu Önder’imizin hatırları…Her seyahatin en güzel yanı yurda dönmek tabi, bayrağımızı görünce keyfime diyecek yoktu doğrusu.
>Allahtan arada Sokakağzına gidip Midilli manzaralı birkaç gün geçirdik. Yoksa çatlardım kıskançlıktan.
Yola devam.
Gezginci anne Çiğdem