> İşte hafta sonu tatilimiz başladı.. Aslında Erkan da bizimle olacaktı ama malesef işlerinin yoğunluğundan o yarın bize katılacak. Sabah 8:30 da Tayfun, Berrin, Can, Duru ve bendeniz Abant’a doğru yola çıktık. Keyifli ve bir o kadar da heyecanlı (Tem’in ortasında benzinimiz tükenince bir hayli stres yaşadık da….) bir yolculuktan sonra Abant’a vardık…. Yol boyu bizi karşılayan manzarayı görünce gölün kenarındaki otelimizin nasıl olacağını tahmin etmek çok da zor değildi aslında.
Karşımda eşsiz bir manzara:Abant Gölü ve gölü çevrelemiş kırmızı, sarı, turuncu, kızıl, yeşil hatta PEMBE!!!! renk renk ağaçlar…. Sonbahar burada kendini bulmuş.. Otelin kış bahçesinde (otel fotoğraflarını ilerleyen yazılarımda görebilirsiniz) elimde taze demlenmiş çayım, şimdi çok moda olan ayaklı sobalar, pırıl pırıl bir hava…..Cennet bu olsa gerek. Huzur buluyor insan bu eşsiz doğa karşısında insan. Ne kadar uzağım düne….
Bu sabaha…Trafiğe….Karmaşaya…Gürültüye…. Koşturmacaya….Oysa daha oniki saat bile olmadı. bakıcının çıkış saatine yetiş, çöpü kapıya koymayı unutma, trafiğe kalma, ara yollardan git…..Koşturuyoruz, kovalıyoruz, yetiştiriyoruz ve ne kadar yorulduğumuzun ancak oturunca farkına varıyoruz. Oturabilirsek…