Kazım Karabekir Müzesi

22

Şimdi bize sorsam İstanbul’un Kadıköy ilçesinde, Bağdat Caddesi’nin iki paralelinde bulunan bir tarih hazinesi, kültür mirası Kazım Karabekir Müzesi’nin varlığından kaçımız haberdarız? Belki her gün önünden geçiyoruz, ya da minibüs yolunda tabelasını görüyoruz da kaçımız kapısını açtık, içine girdik, Kurtuluş Savaşı’nı birebir yaşamış eşyalarla göz göze geldik?

Uzun zamandır beni bu kadar etkileyen, içimdeki vatan sevgisini coşturan, yeniden umutlandıran bir ziyaret olmamıştı. Üstelik müzeyi bize gezdiren Kazım Karabekir Paşa’nın kızı Timsal Hanım ve torunu Uğur olunca o yıllara gittim, köşkteki o anları yaşadım, Kazım Paşa ile fotoğraf çektirip, Türk Yılmaz Marşı’nı onunla beraber dinledim.

Kazım Karabekir Müzesi

Her şey kitap kulübümüzün sezon finalini yapmak için Kazım Karabekir’in Hayatım adlı kitabını seçmekle başladı. Sonra Lale sayesinde ortaya müzeyi gezme fikri atıldı ve sonra bu fikir büyüdü, sadece kitabı okuyanlara değil, dışarıdan gelen herkese müzeyi gezme ve Timsal Hanım’dan Paşa’nın hayatını anlatan bir sunum yapmasıyla iyice gelişti.

Kazım Karabekir Müzesi

Sürekli önünden geçtiğim, oturduğum semtte bulunan bu müzeyi bu zamana kadar gezmediğimden mi utanayım, Timsal Hanım’ın sunum becerisi sayesinde tüm organlarımın heyecanla titremesine mi şaşırayım, hangi bir eşyayı fotoğraflayıp, köşkün her bir noktasına bakmanın telaşıyla mı yanayım bilemedim.

Zamanında sofraların kurulduğu, bayramların kutlandığı, çocukların oradan oraya koştuğu köşkün günümüz akşamlarında artık ışıklarının yanmaması sanırım Timsal Hanım’ı çok etkiliyor ki, o gün hepimizin orada olup, cıvıl cıvıl sesler, ışıl ışıl yanan avizeler sayesinde köşkü yine canlı görmekten dolayı çok mutlu olduğunu söyleyerek söze başladı.

Bugün müze olarak kullanılan köşk, Sultan II. Abdülhamid’in Maarif Nazırı Antepli Münif Tahir Paşa tarafından yaptırılmış.  Bahçesinde bulunan ve Rodin tarafından yapılan dev bir zürafa heykeli nedeniyle “Zürafalı Köşk” olarak da bilinen köşkün hikayesi çok enteresan.  1930 yılında köşkü bir yıkıcıdan almak isteyen Kazım Karabekir Paşa’ya bu köşkün perili olduğu söylenir, sebebi de bahçeden evden sürekli kaybolan eşyalar. Vatandaş tarafından yapıldığını bilse de kimseyi rencide etmek istemeyen Paşa, tüm perilerin zürafanın başına yuva yaptığını söyleyerek tek çarenin kafasını kırmak olduğu konusunda karar bildirir ve zürafa heykeli yıkılır. Bugün Sunay Akın’ın Oyuncak Müzesi girişindeki dev zürafa heykelinin de ilham kaynağı işte bu heykelmiş.

Kazım Karabekir Müzesi

Kazım Karabekir Müzesi

15 Kasım 1930 yılında Kazım Karabekir tarafından satın alınan köşk 1948 yılına yani paşanın ölümüne kadar önce yazları sonra da yaz kış oturdukları ev olur. Yazın sofraların kurulduğu, tüm ailenin bir arada olduğu zamanları anlatan Timsal Hanım, babasının şu sözü sık sık hatırlattığını söylüyor:

“ Eş dost akraba bir arada olabilmeli, temas olursa muhabbet olur”

Ne doğru değil mi, bugün temas olmadığı için, mesajlarla, sosyal medyayla iletişim kurduğumuz için belki bu kadar uzağız, yakın gibi görünsek de birbirimize.

Timsal Hanım’ın ondan on dört yaş büyük ikiz ablaları Emel ve Hayat Hanım, anneleri İclal Hanım ve paşa babaları ile akşamları müzik dinletileri, annesinin piyano çalıp, hep beraber hoş vakit geçirdikleri anların fotoğrafı beni en çok etkileyenlerden oldu.

Kazım Karabekir Müzesi

Köşkü gezerken Kazım Karabekir’in çalışma masası, kitapları, silahları, madalyaları, ailesi, çocukları, torunları ve fotoğrafları, gelinlikler, kahve fincanları, ısındıkları soba ve dahası… Hepsi beni çok etkiledi elbet ama öyle bir iki bilgi edindim ki, eve gelirken düşündüm, gelince düşündüm ve hala etkisindeyim.

Kazım Karabekir Müzesi

Bu bir pasaport ve bu pasaportun fotokopisini Timsal Hanım hepimize verdi, ben de bu ülkenin nerelerden geçtiğini unutmaması için kızıma vereceğim, miras olarak. Bu pasaport ne diyorsunuz şimdi. Mondros Ateşkesinden sonra Mustafa Kemal’in İstanbul’dan Anadolu’ya geçebilmesi için İngiliz tarafından verilen izin belgesi. Yani bu ne demek, kendi ülkemizde İngiliz’in esareti altındayız. İşte bu Cumhuriyet’i anlatan en güzel belgedir ve hayatı savaşta geçmiş atalarımızın ruhunun rahat olması için her Türk evladının bilmesi, görmesi gereken bir belgedir. (Bu belgeyi yazının sonunda bir kişiye armağan edeceğim.)

Karakedi Bombası

Bu da bir karakedi bombası. Kazım Karabekir’in Çanakkale’de çadırına düşen bomba parçası. Paşa, çadırda olmadığı için tesadüfen kurtulmuş, yoksa üzerindeki deliklere bakınca, denk gelseydi yaşaması mümkün değildi. Köşkün bu kısmındaki parçaların her biri gerek doğuda gerek Çanakkale’de paşanın karargahındaki eşyalar. Tüyleriniz diken diken olup, gözleriniz yaşlarla doluyor. Bu vatan ne şartlarda kazanılmış ve bize emanet edilmiş. Her bir karış toprağına kadar korumak hepimizin borcu.

Dedim ya o kadar çok şey öğrendim, o yılları öyle güzel dinledim ki, keşke okullarda da böyle anlatılsa dedim, fakat o da ne meğer Timsal Hanım, okullara gidip bize anlattığı her şeyi oralarda da anlatıyormuş. Müze de aşağıda belirtilen gün ve saatlerde herkese açıkmış.

Yine Timsal Hanım anılarını anlatırken çok önemli bir bilgi vermeyi de ihmal etmedi bize. İstiklal Madalyasını aynı Kazım Karabekir Paşa gibi kimler iki renk kurdele olarak hak eder? İki görevi yerine getirenler yani hem cephede savaşmış olanlar hem de yeni açılmış olan TBMM’nde görev yapanlar hak edermiş.

IMG_2272

Çocuklarına, gelecek nesle her zaman HÜR ÖL ESİR YAŞAMA ilkesini aktaran Kazım Karabekir Paşa’nın bu sözünü bugün altını çizerek yazmak ve haykırmak istiyorum.

Kazım Karabekir Müzesi, gerek ulaşım kolaylığı gerek savaş yıllarını birebir anlatması açısından herkes için bir hazine bence. Bir gün gidin görün bana hak vereceksiniz. Timsal Hanım öyle güzel bir sunum yaptı ki bize, çok isterim ki bir gün kendisini televizyonda görelim.

Cihan yıkılsa Türk yılmaz!

Bu da Karabekir Ailesi’nin yaşam felsefesi.

Kazım Karabekir Müzesi

Not: Bu yazıya 13 Haziran 2016 Saat 13’e kadar yorum bırakan bir kişiye bu pasaportun fotokopisini ve “Kazım Karabekir ve Eğitim” adlı kitabı hediye edeceğim.

Müze: Salı, Perşembe, Cumartesi Günleri: 10.00 – 12.00 / 13.00 – 16.30 Saatleri Arasında Açıktır.

Not: Müze Milli Bayram Günlerinde Aynı Saatlerde Açıktır.

Adres : Kazım Karabekir Sokak No:4/2 Erenköy – İstanbul 34738
Telefon : 0 216 302 91 26 – 385 71 25
E-posta : info@kazimkarabekirvakfi.org.tr

22 YORUMLAR

  1. Sevgili Banu
    Yazının sonunu okumadan hızla salondaki kütüphaneye yöneldim koskoca istiklal harbiden Kazım Karabekir yazan kitabı kütüphaneden çıkartıp baktım. Ben daha çok utandım ,önünden geçtiğimiz bir müze yoktu ama Evimin baş köşesinde duran müze gibi tarih vardı.
    Bunu bana hissettirdiği için sana teşekkür ederim. Hemen okumaya başlayacağım.
    Kalemin daim olsun Güçlü Kadın

  2. Tarihimize, tarih kitaplarina merakli biri olarak utanarak soyluyorum ki boyle bir muzenin varligindan haberim yoktu?bunun icin sana cok tesekkur ediyorum. Harika bir yazi eline yuregine saglik❤Ilk firsatta gezecegim. Hediyeler cok degerli sonucu heyecanla bekliyorum sevgiler ☺

  3. Banu hanım, o kadar duygulandım ki anlatamam. Müzenin açılışını bir tanıdığımdan duymuştum. Hatta açılışın haftasına onlar için de bir gezi düzenlenmiş. Basında yer aldı mı bilmiyorum. İstanbul’a ilk gelişimde mutlaka gezeceğim. Selamlar. ❤️

  4. Sevgili Banu öncelikle ben de çok utandım,çünkü o semtte oturuyorum ve senelerdir köşkün önünden geçerim,hatta rahmetli olan bir komşu teyzemiz ki sokağımızda ki çocuk yuvasının sahibiydi kendisi,köşkte şiir dinletileri düzenlerdi daha sonra da bir araya geldiğimizde anlatırdı bizlere..Sanırım bu duygu birçoğumuzda vardır,şöyleki yakınımızda bir yerde o köşk var,nasıl olsa bir gün elbet giderim,işte bu düşünceyi doğru bulmasam da ne yazık ki yapıyoruz..?Size,Lale hanıma ve sana,hatırlattığınız için teşekkür ederim.Sevgiler.

  5. Banu hanim, pasamla ayni topragin evladi olmaktan ne kadar gurur duysam azdir.
    Size tesekkur ederim cunku Yetimler Babasi ve Sark Fatihi KKB pasami genis kitlelere tanitiyorsunuz.
    Saygilar efendim.

  6. Varlığından haberim yoktu, doğruya doğru. Artık var…
    Kültür varlıklarının fütursuzca yok edildiğine şahit olunan bu günlerde, bu ziyaret vesilesiyle, oradaki güzel insanlar sayesinde, bu önemli değerlerimizin korunduğunu, aslında durumun sanıldığı kadar kötü olmadığını sevinçle gördük. Dileğim, Timsal hanım’dan sonraki neslin de en az onun kadar özenle, bu güzel geçmişe sahip çıkması olacaktır. Sevgiler, teşekkürler bu güzel paylaşım için…

  7. Merhaba Banu Hanım
    Tesadüf eseri yazınızı okudum.Ve sokağımızdaki tarihi Köşk’ü tanıtıp,duyurmanıza çok memnun oldum.
    Annem ve çocuklarımla Köşk’ü ziyaret ettik.Hatta tam yanındaki evde annem oturuyordu.Şimdi yeniden yapılıyor.
    Size çok özendim.Bizim de kitap okuma klübümüz var.Bu sene bizde Kazımkarabekir Paşa’nın hayatı ile ilgili kitap okuyup ziyarete gelelim.Umarım Bizi de Timsal Hanım gezdirir.?

  8. ‘Tek dağ başı mezar oluncaya kadar savaşacağım “parolasıyla Anadolu’ya çıkan, Mustafa Kemal Paşa’mıza; “ben ve kolordum emrinizdeyiz paşam”diyerek işgallere karşı milli duruş sergileyen, bütün şarkı kurtarıp “Şark Fatihi “ünvanını alan, çocuk politikaları geliştirerek cephe gerisinde 6.500 yetim çocuğu eğitip yetiştiren, milli mücadelenin ilk zaferini kazanan, Ermenilerin yaptığı katliamları o tarihte dış devletlere anlatmayı başarabilmiş, onlarca kitap yazmış büyük bir entellektüel . Ruhu şad olsun

  9. Banu hanım yazınızı güzel bir tesadüf eseri okuma fırsatını buldum, iyi ki de bulmuşum en kısa zamanda kızım ve eşimle beraber ziyaret edeceğiz. Bilgiler için çok teşekkür ederim.
    Sevgiler… Yeliz

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz