13 Sayısının uğursuz olduğuna inanıldığı bir dünyada Banu’nun Dünyası 13 yaşında demeye korkuyor muyum, tabii ki HAYIR. Hatta bazı ülkelerde kapılara 13 sayısının asılmadığını bile düşünürsek çok cesurum değil mi?
19 Ağustos 2005 tarihinde ilk yazımı yazdığım günden bu yana blogum bana hep şans, yeni dostluklar, farklı kazanımlar, yepyeni bilgiler getirdi. Blog yazarken çok şey öğreniyorum, araştırmadan, doğruluğunun ispatını görmeden hiçbir bilgi paylaşmıyorum, inanmadığım, kendi kullanmadığım hiçbir şeyi önermiyorum, kimseyi yargılamıyor, kimseye bir yaklaşım empoze etmiyorum. Adı üzerinde, Banu’nun Dünyası. Kendi dünyamda olanları yazıyor, dünyamdaki gezegenleri ve tutulmaları paylaşıyorum.
Son zamanlarda bana en çok sorulan “bu kadar yıldır yazıyorsun niye ünlü değilsin, bilmem kim iki yıldır yazıyor, şu kadar takipçisi var, herkes tanıyor” Türkiye’de herkes ünlü olabilir, bu o kelimeye yüklediğiniz anlama bağlı, ben ünlü! olmak için değil, başkalarına ilham vermek için yazıyorum; ben de başkalarından ilham alıyorum çünkü. O yazıyorsa ben de yazarım diyen bir kişi bile olsa işte benim için en büyük kazanç.
Herkese öneriyorum, kesinlikle bir blogunuz olsun. Tüm yazılarınız bir çatı altında toplanır ve arşiviniz olur. Gelecekte çocuklarınıza, torunlarınıza bırakacağınız en zengin miras. İster çiçek yazın ister hobinizi, ister yaptığınız yemekleri, isterseniz okuduğunuz kitapları, izlediğiniz filmleri, köyünüzü, aşklarınızı, dünyanızı… Söz uçar yazı kalır, size de kocaman bir albüm olur.
Banu’nun Dünyası 13 Yaşında diye benimle mutlu olan, yazılarımı okuyan, kimse okumazsa ben okurum diye çıktığım yolda, yorumlarıyla, paylaşımlarıyla, eleştirileriyle, övgüleriyle beni yalnız bırakmayan herkese çok teşekkürler.
Nice 13’lere o zaman.
