Bakıcının mutlaka anne olması benim için önemlidir. Kendi çocuğu olduğu için çocuk dilinden daha iyi anlayacaktır. Çocuklarıyla kurduğu iletişim ve onları yetiştirme tarzına bakarak kendi çocuğumun da nasıl bakıldığına dair fikir yürütebilirim. Çocukla çocuk olabilmesi, kendini çocuğun yerine koyup onun neler yapabileceğini düşünmesi son derece önemli.
Bakıcının sadece çocuğun fiziksel bakımıyla değil manevi bakımı ve beyinsel gelişimiyle de ilgilenmesi önemlidir. Çocukla eğitici oyunlar oynaması, oyuncaklarıyla beraber oturup oynaması, onunla su oyunları oynaması çok önemli. Onu televizyonun karşısına oturtup programları izlemesi ya da sadece çizgi filmle onu avutması çocuğun beyinsel gelişim açısından oldukça tehlikeli bence. Resim yaparak, kitap okuyarak, lego yaparak büyüyen çocukla TV izleyerek büyüyen çocuk oldukça farklı olacaktır.
Bakıcının biraz ilkyardım bilmesi de benim için önemli bir konu. Boğazına bir şey kaçtığında nasıl çıkaracağını, genzine su kaçtığında ne yapacağını, ya da aniden ateşlendiğinde hangi ilacı vereceğini bilmesi ilk müdahale açısından son derece önemli. Deprem anında evin neresine saklanacağını söylemek de biz ailelerin görevi bence. Uygular ya da uygulamaz o panik anında bilemeyiz ama bunu ailelerin anlatması çok önemli.
Bakıcının kullandığı dil yani Türkçe de önemli bir konu. Son okuduğum yazıda, yabancı bakıcıların büyüttüğü çocukların ilkokula başladıklarında ciddi bir dil ve anlama zorluğu çektikleri yazıyordu. Bu konu benim için önemli. Ben bakıcının doğru bir Türkçe kullanmasını en azından anlaşılabilir konuşmasını tercih ediyorum.
Temizlik ve hijyen beklemeyen bir aile yoktur herhalde. Eve geldiğinde elini yıkaması, evin içerisinde giydiği kıyafetle sokak kıyafetinin ayrı olması, alt değiştirmelerden sonra ellerini yıkaması, yiyecekleri yıkaması benim için son derece önemli. Zaten çocuğun gelişiminden bunu çok rahat gözlemleyebilirsiniz.
Bakıcının da bir özel hayatı olduğunu unutmamak gerekiyor. Onun da ailesi, sorunları, üzüntüleri olması son derece doğal. Zaman zaman bunu size de yansıtabiliyorlar. Bu konularda onlara destek olmak, sorunlarını dinlemek ve elimizden geleni yapmak sadece çocuklarımıza baktıkları için değil aslında bir insanlık görevi olduğu için önemli. Bununla beraber bakıcının tepkilerini, üzüntülerini size yansıttığı gibi çocuğa yansıtmaması gerekiyor. Benimle her şeyini paylaşmasını doğal karşılıyorum ama çocuğuma üzüntüsünü yansıtması, onun yanında ağlaması ya da sinirini ondan çıkarmasına izin veremem. Bunun olması ya da benim bunu fark etmem hayatta izin veremeyeceğim bir konu. Bu konuda onlarla konuşmak gerekir. Bunu devam ettiriyorsa da işine son vermek için bir neden olabilir bu.
Kendim çok saat odaklı olmadığım için ondan da aynı şeyi beklerim.Yani şu saatte geldim şu saatte gitmem lazım. 5 dak. Erken geldim 5 dak. Erken çıkarım gibi sürekli pazarlıklar beni rahatsız eder. Burada biraz anlayışlı olmayı ve uyumlu olmayı beklerim. Kendim çok fazla bunlara takılmadığım için onun da daha esnek olmasını beklerim.” İşim saat 18:00 de biter” deyip yarım saat geç kalan anneyi beklemeyip sokaklara düşerse bu beni son derece etkiler.
Son olarak da biraz hareketli ve aktif olması önemli. Çok sessiz, pasif, çocuğa laf dinletemeyen bakıcının çok da başarılı olabileceğini düşünmüyorum açıkçası. Neşeli, canlı, gür sesli olması çocuğu da canlı, cıvıl cıvıl yapacaktır.
>Bak sen Çınaraltı’na gelinmiş de haberim olmamış. Uğrar insan buralara gelince caım:)
>burcu bu fotoğraf duru daha yaşına bile girmemişken çekilmişti yaw