“Diren Gezi” bize neler kazandırdı bilseniz…

Günlerdir ne uyuduğum var, ne yemek yaptığım, ne kızımla ilgilendiğim…Her şeyi geçiştiriyorum varsa yoksa haberler, twitter, facebook. Gözüme uyku girmiyor. Tam yatıyorum yastığımın altına koyduğum telefonuma gidiyor elim ne var ne yok bakıyorum. Gözümü kapatacakken kalkıp son kez bir haber bakayım diyorum böyle böyle sabahı ediyorum. Zaten evde değilsem Gezi’deyim…Bu kadar aktivist oldum mu bugüne kadar hiç hatırlamıyorum. Üniversite yıllarımda okulumda- İstanbul Üniversitesi’nde – çok eylemler olurdu ne yalan söyleyeyim katılmışlığım yoktur. O zamanlar biraz korkudan mı biraz aklımın bir karış havada olduğundan mı bilmem pasif direnişçiydim. Neyse ben bunları anlatmayacaktım konu yine nerelere geldi.

Gezi Parkı hareketlerinde ben çok ama çok farklı çıkarımlar yaptım kendi kendime, bunları zamanı gelince, keyfim olunca yazmaya çalışacağım ama bu olayların bize kattığı çok tatlı çok eğlenceli çok faydalı noktalara da değinmeden edemeyeceğim.

GP olarak kısaca yazacağım siz Gezi Parkı olduğunu anlayın…

– GP, halkımızın İngilizce öğrenme ya da pratik yapma motivasyonunu arttırdı. Sosyal medyada yazılan esprili başlıkları anlamak için sözlük açtı, sağına soluna sordu, bilmediği kelimeleri bildi. Örnek: “You’re scared arınç you?” 

– GP sayesinde espri, mizah yeteneği gelişti. Yaratıcılıkta sınır tanımayan Türk Gençliği kırdı geçirdi tüm ülkeyi. “Gaza geldik”, “Bazı illerimize göre gaz vakitleri:  istanbul 19.32. Ankara 19.23.. Van 19.10…..

– Spor yapmayan halkımız Yoga ile güne başladı, gazdan kaçmak için koşarken yıllardır veremediği kiloları verdi. Koşu bantlarından inip açık alanda maratona katıldı. 4 Yapraklı Yonca’nın kulakları çınlasın.

-GP sayesinde müzik kültürümüz arttı, kulağımız sesleri ayırmaya başladı. İlk akşamlarda sadece tencereye vurmaktan ibaret sesler bugün artık bir melodi haline dönüştü. Bazı mahallelerde ahenkli gruplar bile oluştu.

– Taraftar birleşti. Ben dahil pek çok kişi “Çarşı sen bizim her şeyimizsin diye tezahürat yaparken duyuldu.

– Son derece nazik davranışlar çoğaldı. Sözünü kestim pardon…, sizi anlıyorum ama yani… gibi cümleler günlük konuşma diline girdi. Güleryüzlü insanlar çoğaldı.

– Özellikle benim çevremde kalemine çok güvendiğim ama yazmayan insanlar sloganlar atıp yazılar yazdı. İnsanlar yazmaya, çizmeye, potansiyellerini kullanmaya başladı.

– Yoğun iş hayatı ve koşturmadan kendine, hobilerine vakit ayıramayanlar açık havada rahatladı:) Bileklik yapımı arttı, renkli ip satışı patladı:)

– Sosyal medyanın kötü bir şey olmadığı, Facebook’un sadece fotoğraf paylaşıp, fotoğraf bakmaktan ibaret olmadığı, twitter ın BELA olmadığı anlaşıldı ve kullanım oranı arttı. Yumurta hesaplar çoğalsa da insanlar teknolojiyi kullanmaya başladı.

– İnsanlar her bilgiye inanmak yerine araştırmaya, teyit etmeye başvurdu.

– Sadece fotoğraf çekmeye yarayan akıllı telefonlar amacına uygun kullanıldı. Ben sadece konuşuyorum, mesajlara bakıyorum diyen teyzeler o canım telefonları etkin kullanmaya başladı.

– GP’de olmak varken kimse dizilerin karşısında oturup kalmadı. İnsanlar okumaya, öğrenmeye başladı ya da çabaladı.

– Girişimcilik ruhu arttı. Gözleri biber gazından korumak için deniz gözlükleri yok sattı. Olaylar yaşanırken at gözlüğü takmaktansa deniz gözlüğü takmak tercih sebebi oldu

– Farklı düşünen insanlar yan yana BİR oldu.

– Ve bence en önemlisi, herkesin birey olarak kendine güveni geldi. Ben gitsem ne olur ki, ben yapsam ne olur ki…sözleri yerine BEN DE VARIM dedi…

Fotoğraflar için teşekkürler Yaprak Yapsan, Ayça Oğuş