Sağlık için daha çok da kafa dağıtmak amacıyla çok fazla yürüyüş yapan bir çiftiz. Yürümek bize çok iyi gelmekle beraber sonunda kendimi iyi ve mutlu hissetmemin en önemli kriteri doğru spor ayakkabı seçmek. Takıntılıyım demek doğru olmaz ama sevdiğim, memnun kaldığım bir markadan kolay kolay vazgeçmem. Her konuda olduğu gibi spor ayakkabısında da bir markayı sevdim mi ondan vazgeçemeyenlerdenim. Çok uzun yıllardan beri Nike gerek estetik görüntüsü gerek esnekliği gerekse de çeşit fazlalığı sebebiyle hep tercih ettiğim marka olmuştur.
Uzun yıllar önce daha doğrusu kendi paramı kazanmadığım dönemlerde çok fazla seçici olamıyordum. Öyle ya öğrencisiniz ve bir tane ayakkabı hakkınız var, onu da uygun fiyatlı olanlardan seçmeniz gerek. Parmaklarımın içinde rahat hareket etmediği, esnek olmayan hatta zaman zaman su geçiren spor ayakkabılar dolayısıyla hep ayaklarımı suçladım. Ayakkabı değil de benim ayağımdı sorunlu olan diye düşündüm. Ne zamanki kendime para harcayabilme lüksüne sahip oldum, spor ayakkabılarla da barıştım.
Bunları niye mi anlatıyorum, son zamanlarda giydiğim Nike Air Max ile günde en fazla on bin adım atarken on beş bin adıma çıktım, esnekliği ve hafifliği sayesinde ayağımda hiçbir şey yokmuş hissi veriyor ve en önemlisi de ayak parmaklarım sıkışmıyor. Alçak topuklu olması sayesinde ayağım yorulmuyor ve baldır ağrılarım azaldı.
Spor ayakkabısı deyince yine belli markalardan vazgeçmeyen ve bu konuda oldukça tutucu olan eşime de aynı markayı önerdiğimde önce pek oralı olmadı. Bir tam gün, oturduğumuz Anadolu yakası Kadıköy bölgesinde ne kadar erkek ayakkabı mağazası varsa gezdik. Satış personelleri benim ayağımda Nike Air Max görünce eşime de hep aynısını önerdiler. Ben söyleyince çok oralı olmasa da işi bilenden duymak ona daha cazip geldi tabii ve sonunda ona da bir çift alarak döndük.
Şimdi vakit bulduğumuz her an yürüyüşteyiz. Hem görüntü olarak sevdiğimiz hem de esnekliği, hafifliğiyle yürüyüşlerimizi daha keyifli hale getiren ayakkabılarımızı herkese öneririz.