>Küba, Havana ile başlar Havana ile biter

0

>

İşte Küba işte Havana, yani onların deyimiyle La Habana. 4 saat süren İstanbul-Madrid yolculuğu, 7 saatlik Madrid sokaklarına çıkartma ve 10 saatlik Madrid-Havana yolculuğu sonrasında 27 Eylül akşamı Havana’nın hatta ülkenin en iyi oteli olan Nacional’e yerleştik. Odamız tamamen Karayip denizine bakan enfes bir manzaraya sahip olmakla beraber, odanın iç manzarası malesef aynı güzellikte değildi. Dışı sizi içi beni yakar olayı bu otel için söylenmiş olsa gerek. Gerçi daha sonra konaklayacağımız şehirdeki otelle kıyaslandığında saray olan bu otelin bahçesi ve mimarisi gerçekten bir harika idi.

Veee 28 Eylül…Havana’da ilk sabah. Kahvaltı sonrası 2006’ya kadar Küba’nın başkanı olan Fidel Castro’nun da tüm konuşmalarını yaptığı yer olan Devrim Meydanından turumuza başladık. Bu meydan aynı zamanda Ulusal Tiyatro, İçişleri Bakanlığı, İletişim Bakanlığı, Milli Kütüphane, Savunma Bakanlığına da ev sahipliği yapıyor. İç İşleri Bakanlığı binasının üzerinde Küba’nın en büyük halk kahramanlarından biri olan ve benim daha sonraki yazılarımda bahsedeceğim Che Guevera (Ernesto Guevera) nın bir rölyefi bulunmakta. Yine halk kahramanlarından olan Jose Marti’nin de heykeli burada bulunmakta. Meydanda biraz oyalanıp bayanlar olarak Kübanın meşhur taksilerinden olan Coco Taksi de fotoğraf çektirdikten sonra ilginç mahallelerin birinde bulunan Rom ve Puro fabrikasını gezdik. Kübada özellikle puro üretimi başlıca gelir kaynaklarından biri. Tabi buraya girip de Rom ve puro almadan olur mu?

Havana tam 3 bölgeden oluşuyor, birincisi onların La Habana Vieja dedikleri Eski Havana (Old Town) Şehrin bence en çok görülmesi gereken yeri. Yoğun restorasyon çalışmaları hala sürmekte. İkincisi otelimizin de bulunduğu bölge olan Vedado. Burası daha modern bir şehir havasında ve üçüncü bölge daha çok büyükelçiliklerin bulunduğu Miremar bölgesi. Batista öncesinde en zenginlerin oturduğu yer olan Miramar’da Amerikalılardan kalmış değişik evleri görmek mümkün.

Eski Şehri gezmeye başlamadn önce şehrin en ünlü restoranlarından biri olan ve Hemingway’in Havana’nın en güzel mojitosunu yapan yer olarak adlandırdığı “La Bodeguita Del Medio” da öğle yemeğimizi yedik tabi ki mojito eşliğinde.

Yemek sonrası meydanları gezmeye yavaş yavaş başlamıştık hafif çiselemeye başlayan yağmur eşliğinde. İlk meydanımız Katedral Meydanı. Bir süre bataklık meydanı adı da verilen bu meydan adını birbirine eş olmayan iki kulesi olan katedralden alıyor. Bu katedralin Kristoph Colomb anısına yapıldığı hatta bir süre kemiklerinin de burada muhafaza edildiği söyleniyor. Katedrale komşu olan El Patio açık hava kahvesinin manzarası ve ambiyansı pek hoş görünmekle yağmur da hızlanmaya başlamıştı. Bu meydanda bulunan ve buranın simgesi haline gelmiş olan falcıya fal baktırmanızı değil ama duvara çivilenecek kadar büyük olan eteğini görmenizi tavsiye ederim.

 

Bugünkü Havana’nın ilk kurulan meydanı “Ordu Meydanı” ikinci durağımız. Meydanın güneyinde Neo-Klasik bir tapınak olan El Templete bulunmakta ayrıca buranın yanında ünlü otel Santa Isabel yer almakta. Havana’nın en eski meydanı Plaza Vieja (Eski Meydan) daki harap balkonlu evler her ne kadar kasvet verse de meydanın ortasındaki büyük mermer havuz geçmişe, tarihe bir yolculuk yaptırıyo insana. Hele bardaktan boşanırcasına yağan yağmurun altında herşeye rağmen mutlu insanlar görmek insana bir başka huzur veriyor. Plaza Vieja’dan batıya doğru gittiğimizde ABD meclis binasının bir taklidi olan Capitolio karşımıza çıkıyor. Capitolio içindeki altın heykel dünyanın en uzun ikinci iç mekan heykeli olarak da ünlü. Ayrıca ana galerideki kubbenin altında bir de elmas bulunuyor. Ülkenin dört bir yanının şehre olan uzaklığı, elmasın bulunduğu bu noktaya göre ölçülüyor.

Havana’nın bize en büyük süprizi ise şüphesiz ulu önderimiz Atatürk oldu. Dünyadaki en büyük kahramanların anıtlarının olduğu mekanda en göz alıcısı olan Atamız bizimle oradaydı. Ne mutlu Türk’üm diyene tabi ki.

Ve akşammm…Küba’daki kabarelerin kraliçesi olarak adlandırılan Nat King Cole gibi müzisyenlerin devrim öncesi sahne aldığı ünlü TROPİCANA. Mekan ve gösteri olarak biraz bizim Maçka’daki Cahide’ye benzemekle beraber çok daha büyük ve çok daha göz alıcı.

 

 
Tropicana’nın güzel dansçıları, romun tadı damaklarımızda otelimize dönüş….

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz