>
Kelimlerin yetersiz kaldığı, ne diyeceğini, nereye gideceğini, elini nereye koyamayacağını bilemediğin anlar..Yolların uzadığı 10 dakikalık yolun 10 saat olduğu, 2 saatlik yolun 2 yıl gibi geçtiği anlar. Gidip bulamayacağını bildiğin, bir daha göremeyeceğini bilip de buna başkaldırmaya çalıştığın, yakınlarına ne diyeceğinin kafanda sürekli provasını yapıp o anda kilitlendiğin anlar..ÖLÜM.
Sen nasıl birşeysin ey ölüm, bu kadar mı ezer geçersin?
Akşam hangi filme gidelim diye düşünüyordum, o arada da eşimden telefon bekliyordum. Eğitimi bitince kaçta bulaşacağız diye arayacaktı. Saat 15:00 de arayınca erken bittiğini ve buluşmamızı öne alacağımızı düşündüm. Telefonda sesi kötüydü, Volkan dedi…Volkan trafik kazası geçirmiş..Eee hangi hastanede gidelim diyecem, ona yakışan ancak tek tük kırık…Eğitimi yarıda kestim dedi, niye ki? Volkan ölmüş. Volkan, bizim Volkan, eğitim odasında dedikodularımızla kahkahalara boğulduğumuz, gençlik anılarımızı anlatıp eğlendiğimiz, kızlarımızın gösterilerini beraber alkışladığımız bizim Volkan, 37 yaşındaki Volkan….Yok ya şaka bu, kalkınca sabah kahvaltıda anlatacağım bir rüya…Volkan’ı ölmüş gördüm rüyamda hay allah… ömrü uzamış..diyeceğim kötü bir rüya olmalı bu.
Ama Bolu’ya doğru giderken yolda hiç de rüya olmadığını anladım. Kalbim sıkışıyordu, çalan telefonlar, doğru mu diye arayanlar, sessiz çığlıklar atıyordum içimden. Gerede’ye gelince iyice yaklaştık Volkan’a, dar geldi o yollar, nefret ettim Gerede’den.
Sonra Volkan önde, biz arkada döndük, Acıbadem morguna. Nasıl hikaye? Mercedesle giden Volkan ambulansla döndü.
Kul kurar kader yıkarmış, ne hayaller kuruyordu kim bilir…
Nur içinde yat arkadaşım.
>üffff yaaaa…. ne denir ki… :(
>Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun.