Mutlu Şehir Sinop

0

Bundan tam yedi yıl önce 2016’da Armağan Portakal ile başladık 2 Kadın Anadolu’da yolculuğumuza. Amacımız Türkiye’deki yerel hikayeleri, yemekleri, henüz gün yüzüne çıkmamış eserleri, el sanatlarını kısacası Anadolu’nun zengin kültürünü yerinde görmek, anlatmak, yazmak, paylaşmaktı.   Çok yer gezdik, çok yer yazdık, çok anı paylaştık. Araya pandemi girdi, hastalıklar, deprem, yangınlar, seller derken bir süre ara verdik gezilerimize.

2023’ün Ekim ayında bu kez tarihin izlerinin peşine düşmek, gezilerimize başkalarını da katmak ve daha çok paylaşmak adına yollarımızı Tourjuva ile birleştirdik. Armağan, ben ve İsmet Günaydın, birlikte neler yapabiliriz bir yandan da insanların üzerine serpilmiş ölü toprak kırıntılarını nasıl silkeleyebiliriz, onları nasıl mutlu edebiliriz diye düşünürken rotamızı Türkiye’nin en mutlu şehri seçilen Sinop’a çevirdik. Tek farkla, bu kez iki kadın değil tam on iki kadındık. Yanlış anlaşılmasın 2 Kadın Anadolu’da ve Tourjuva ortaklı geziler sadece kadınlara özel değildir ama bu kez destek ekibi haricinde kadın kadına gezmek kısmet oldu, fena da olmadı.

Şimdi hazırsanız sevgili okur sizi Sinop’ta ne yapılır, Sinop’ta nerede ne yenir, Sinop’ta görülecek yerler notlarımla baş başa bırakıyorum.

İskandinav fiyortlarına benzeyen denizin bir nehir gibi kara içine girdiği ve Karadeniz’deki ria kıyı tipinin en güzel örneklerinden biri olan Hamsilos Koyu ve Hamsilos Tabiat Parkı Sinop’taki ilk durağımız oldu. Aslında Hamsaroz olan isim halk arasında söylene söylene zamanla Hamsilos olmuş. Sinop’ta sahil boyunca gezerken kendinizi Karadeniz’de değil de Ege kıyılarında Marmaris, Datça’da hissediyorsunuz. Denizin sakinliği, rengi, doğanın çeşitliliği alışageldiğimiz Karadeniz şehirlerinden çok farklı. Hamsilos Koyu da Ege’de bir balıkçı limanı gibiydi. Hamsilos Tabiat Parkı, Türkiye’nin 22. tabiat parkı olup aynı zamanda birince derece doğal sit alanı. Hamsilos’tan çıkıp birkaç kilometre sonra vardığımız Akliman Koyu’nda içtiğimiz kahve ve orman içinde yaptığımız mini yürüyüş turu Sinop’un bir sürpriz yumurta olduğunu hissettirdi bana. Kim bilir içinden ne güzellikler çıkacaktı…

Sinop’u panoramik olarak görebileceğiniz en güzel noktalardan Şahin Tepesi, Hamsilos’tan şehir merkezine geldiğimizde ilk uğradığımız yerlerden. Uçsuz bucaksız görünen çalıların arasında Sinop’un tüm coğrafi konumuna hakim olduğunuz nokta maalesef bakımsız, terkedilmiş ve çöp içinde. Böylesine güzel bir alanın Sinop Belediyesi ve halk tarafından göz ardı edilmesine şaşırmadım değil doğrusu. Umarım siz gittiğinizde daha özenli bir alan bulursunuz sevgili okur.

Yine şehir merkezinde, Tarihi Sinop Cezaevi’ne çok yakın olan Diyojen Heykeli de Sinop’ta görülmesi gerekenlerden. M.Ö. 412 yılında doğan Antik Yunan filozofu Diyojen’in elinde lamba ile dürüst insanı aramasını simgeleyen 5.5 metre yüksekliğindeki bu heykelin önünde fotoğraf çektirmeden olmaz elbet. Gitmeden önce bu heykelin hikayesini mutlaka okuyun.

Sinop deyince benim ilk aklıma gelen ve beni çok heyecanlandıran yer olan Tarihi Sinop Cezaevi’nin kapısından girdiğim anda heyecanım kat be kat arttı. Daha çok da üzüntü, mutsuzluk, hüzün hissettim. Duvarların dili olsa da konuşsa. Ah o zindanlar ses verse, şarkılara şiirlere konu olan duvarlar kalkıp yürüse…Günümüzden 4000 yıl kadar önce kale olarak Gaskalılar tarafından yapılan ve  üç yanı denizle çevrili tarihi cezaevi, kalın ve yüksek kale duvarlarının içinde yer alıyor. 1939 yılında cumhuriyet döneminin ilk çocuk hapishanelerinden biri olarak da kullanılan cezaevinde pek çok ünlünün kalması burayı daha da merak edilir hale getiriyor. Ünlü edebiyatçımız, Sabahattin Ali’nin 26 Aralık 1932 – 29 Ekim 1933 tarihleri arasında Atatürk’e hakaret içeren bir şiir kaleme almış olması sebebiyle burada hüküm giymesini ve o meşhur satırları kimse unutamaz herhalde.

Dışarıda deli dalgalar
Gelip duvarları yalar
Seni bu sesler oyalar
Aldırma gönül aldırma

Kurşun ata ata biter
Yollar gide gide biter
Mapus yata yata biter
Aldırma gönül aldırma

Atatürk’ün 15 Eylül 1928 yılında yaptığı Sinop gezisi sırasında önünde fotoğraf çektirdiği bina emekli öğretmen ve yazar Yılmaz Yavuz tarafından satın alınarak Ata Evi olarak halkın ziyaretine açılmış. 168 yıllık bir Rum binası olan bu müze evde   Atatürk’ü ve Cumhuriyet’in kuruluş dönemini anlatan çok sayıda kitap ve fotoğrafın yanı sıra Yılmaz Yavuz’un imzasını taşıyan Atatürk’e dair kitaplar yer almakta. Öğrencilerin gelip ders çalışabildiği, farklı etkinliklerin düzenlendiği Ata Evi’ne giriş ücretsiz. Öğretmen ve öğrencilerin müzeyi, kitapları tanıttığı ortam son derece etkileyici. Sinop’ta mutlaka görülmesi gereken yerlerden.

Atatürk’ü anmak için Sinop’ta o kadar çok sebep var ki, bunlardan biri de Harf Devrimi yapacağını duyurduğu ve Latin Alfabesine geçişin sembolü olan o meşhur kara tahtanın bulunduğu yer. 15 Eylül 1928’de Sinop’a gelen Atatürk halkın yoğun ilgisiyle karşılanır.  Bugünkü Sinop Öğretmenevi’nin bulunduğu binada dersi ziyaret etmek ister ama binadaki tahtaların gıcırdaması ve çökme tehlikesinden dolayı derse dışarıda devam edilir, kara tahta dışarı alınarak. Latin Alfabesine geçişin müjdesini verdiği o dakikaları o kara tahtanın önünde dururken yaşadım dersem inanır mısınız? Günümüzde öğretmenevinin hemen yanındaki Mehmet Akif Ersoy okulunun bahçesinde yer alan bu tahtayı görebilirsiniz.

100’den fazla ağaç türünü barındıran Sinop’ta Tatlıca Şelaleleri de bu ağaçların çoğunu bir arada görebileceğiniz alanlardan. Erfelek ilçesinin Tatlıca Köyü sınırları içinde yer alan ve toplam 28 adet şelaleden oluşan bu takım şelaleleri oldukça eğimli bir vadide yer alıyor. 1.5 kilometrelik vadi boyunca yer alan ve en ufağı 1m. en büyüğü 28 m. olan şelalelerin hepsini ancak bir günde gezebilirsiniz. Ahşap platformlarda yürüyerek gezmek güzel gibi gözükse de oldukça dik yokuşlar sizi bekliyor. Arada basmak zorunda kaldığınız taşlara dikkat, oldukça kayganlar çünkü.

Sinop’un şirin ilçesi ve Citta Slow (sakin şehir) olan Gerze, limanı, sahil boyunca dizili balıkçıları ve yol üzerinde gördüğümüz plajları ile yine bende bir Ege şeridinde geziyor hissi yarattı. 1956 yılında çok büyük bir yangın felaketi yaşanan Gerze’de 1000 ev kül olmuş maalesef. Bu evlerin yerine o dönemin şartlarında oldukça güzel evler yapılmış. Biz bu evlerin bazılarını yolda gördük ama vakitsizlikten evlerin topluca bulunduğu bölgeye gidemedik. Bir dahaki sefere buraya özel olarak gideceğim kesinlikle.

Sinop’ta ne yenir derseniz, meşhur Sinop mantısı başta geliyor. “Teyze’nin Yeri” mantı için ideal adres. Yarısı cevizli yarısı normal bildiğimiz yoğurtlu olmak üzere koca tabak mantıyı nasıl bitirdim bilmiyorum.

Sinop Kadın Kooperatifi’nin şirin mekanında hepsi kadınlar tarafından yapılan yöresel yemekleri tatmadan Sinop’tan dönerseniz çok şeyi kaçırmış sayın kendinizi. Mısır çorbası, ince bir hamura tavuk eti ve ceviz eklenerek yapılan ıslama, çay saatlerinin vazgeçilmezi nokul, bir tür gözleme olan katlama tadı damağımda kalan lezzetlerden. Gittiğimizde palamut zamanı olduğundan konakladığımız Antik Otel’in şahane manzaralı restoranında yenilen palamut pilaki de yöresel tatlardan.

Sinop Antik Otel konaklamak için ideal. Özellikle yazın giderseniz kumlu plajı, denizin sakinliği ve doğanın güzelliği karşısında büyüleneceksiniz. Deniz gören odalar deniz görmüyor adeta denizin üzerinde yüzdürüyor sizi.

Sinop’ta keten dokuma geleneksel ve atadan kalma işlerden. Her ne kadar artık tek tük yapan kaldıysa da dokuma tezgahlarında Ayancık keteninden çok güzel eserler ortaya çıkıyor. Biz de Sinop Kadın Kooperatifinin davetlisi olarak Sinop keteni hakkında bilgi alıp, keten kumaşlardan yapılan ürünlerden arta kalan malzemeleri kullanarak bir takı tasarım atölyesi gerçekleştirdik tarihi Pervane Medresesi avlusunda.

Son olarak söyleyeceğim şey belki de Tourjuva ve 2 Kadın Anadolu’da Sinop gezisini diğer tüm gezilerden ayıran en önemli fark oldu. Siz dünyada Sinop Kırmızısı olarak anılan bir renk duydunuz mu? Ben de duymamıştım ta ki gezimizdeki Tourjuvistlerden (Tourjuva ile gezen kişi)  Pınar Erol ile tanışana kadar. Pınar Hanım minyatür sanatçısı ve renklerle ilgileniyor. Doğadaki malzemelerden boyalar elde edip bunları eserlerinde kullanıyor. Sinop çamurundan elde edilen kırmızı rengin dünyada Sinopia olarak bilindiğini ve bizim de bu rengi bir atölye çalışması ile ekde edebileceğimizi söylediğinde tur programımıza bunu eklemeden edemedik. Sinop’ta Atölye Sin’in sahibi Hande Hanım’ın malzeme temini, Pınar Hanım’ın öğreticiliğiyle harika bir atölye çalışması yaparak çok renkli bir gezinin sonuna geldik.

Bir çok medeniyete ev sahipliği yapmış, Osmanlı-Rus savaşlarına tanıklık etmiş bu küçük ama gizli cennet şehir olan Sinop, doğal güzellikleriyle de sizi büyüleyecek.  Güneşin denizden doğuşunun ve batışının görülebildiği ender yerlerden olan bu romantik ve mutlu şehir Sinop’a yolunuzu düşürmeniz dileğiyle.

Sinop Antik Otel

Gelincik Mah. Ordu Cad. Dalyan Sitesi No:33 Sinop  Tel: +90 368 261 25 26 / +90 368 261 36 26

Teyzenin Yeri Mantı Salonu

Yeni Mah. Gazi Cad. No: 49 Tel: +90 544 261 73 68

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz