Hayatımın en büyük deneyimini yaşadığım Toronto’da bir yandan da farklı şeyler yapma,herkesin gidip gördüğü yerler yerine çok bilinmeyen-ya da bilinen ama benim duymadığım- fazla adı geçmeyen ilginç, özel yerler görüp, farklı deneyimler yaşama peşindeyim. İşte bunlardan biri de geçtiğimiz haftalarda gittiğim Opera Pub. Hiç alışmadığımız bir ortamda hiç alışmadığımız şartlarda opera izlemek, izlerken gülmek, gülerken sanattan etkilenmek, etkilendiğini diğer insanlarla paylaşmak, bunlar da yetmedi çok farklı bir gece geçirmek isteyenler için harika bir mekan.
Doğrusunu söylemek gerekirse operaya gitmeye bayılan bir insan değilim. Toplasanız bu yaşıma kadar en fazla üç dört kere gitmişimdir, hatta sonuncusu da yıllar önce seyahat için gittiğim Viyana’da adet yerini bulsun diyeydi. Aslında seviyorum dinlemeyi ama ilk yarım saat bilemediniz bir saat, sonra sıkılmaya, ilgim dağılmaya başlıyor. Toronto’da kendisine, zevkine çok inandığım kardeşim Begüm, Opera Pub adlı mekandan bahsedince merak etmedim değil. Sanatçılarla seyircilerin iç içe olduğunu, içkinizi yudumlarken opera dinlediğinizi, dinlerken de çok eğlenip keyif aldığınızı söyleyince, hele bir de bu şehirde çok farklı bir ortam olduğunu düşününce hemen program yaptık, kiminle tabii ki Diğdem ve Begüm’le.
Aslında programı mecbur yaptık çünkü bu gösteri her ayın ilk Perşembe günü oluyor ve önümüzde zaman azdı. Yeri gelmişken söyleyeyim, yazıyı okuyup da gitmek isterseniz, bu sezonun son gösterisi Mayıs ayının ilk perşembesi. Yani 3 Mayıs, saat 21:00’de. Aslında bu oluşumun adı Against The Grain Theatre, gönüllü çıkan ama profesyonel sanatçılar hepsi.
Amsterdam Bicycle Club’ın içinde küçük bir sahne, hafif basamakla çıkılan ve köşede eski bir piyano. Mozart’tan Schubert’e kadar klasik repertuvarı, aryaları farklı ve cesur biçimde seslendiren sanatçılar. Hepsi sizden, bizden gibi; kıyafetleri, makyajları geçerken uğramış, bir iki tek atıp gidecek gibi, belki de zaten öyleler ama belli ki önceden derslerini çok iyi çalışmışlar. Erken gidip yer ayarlamakta fayda var çünkü çok dolu oluyor. İsterseniz önceden gidip birleşik mekan olan Old Spaghetti Factory’nin muhteşem dekoru eşliğinde makarna yiyebilir, ilginç ve farklı köşelerinde fotoğraf çektirebilir sonra da gösteriye geçebilirsiniz. Gösteri ücretsiz ama gönlünüzden geçeni de kırmızı kutuya atarsanız hepsi sanatçılar arasında paylaşılıyor.
Klasik müziği yenilikçi şekillerde ve sıra dışı mekanda izlemek isteyenler işte size Toronto’dan bir öneri.
