Son zamanlarda, hayatınızda en çok ne değişti diye sorsanız herhalde yanıtım, evdeki alışkanlıklarım olur. Pandemiyle birlikte pek çok insan gibi ben de ne kadar koştur koştur bir hayat yaşadığımızın, basit ama zevkli şeyleri ne çok geri plana ittiğimizin farkına vardım. Her şey pratik olsun, çabuk olsun, kolay olsun derken aslında hayatı kaçırıyormuşuz hem de hiç anlamadan derinden derinden.
İlk kapanma zamanlarında hatırlıyor musunuz herkes ekmek yaptı, poğaça pişirdi, turşu kurdu. Evini boyayanlar, balkonunu düzenleyenler, dolap içlerini yeniden organize edenler de az değildi. Hatta bir arkadaşım ev ve bahçe düzenleme online alışveriş sitelerinde ürün kalmadığını yazmıştı. Eh ben de markette maya bulamadığımı dün gibi hatırlıyorum. Bütün bunlar size bir mesaj veriyor mu? Ben alıyorum mesajı; evini, mutfağını yaşa, her gün uyandığın ortamını güzelleştir, dışarıda olmadan da içeride hayatını renklendirebilir ve eğlenceli hale getirebilirsin, farkına var yeter.
Dışarıda yemeğe alışmış, her hafta sonu bir geziye giden, arkadaşlarıyla sosyalleşmeden yaşayamayan pek çok arkadaşım bu günlerde yemek tarifleri paylaşıyor sosyal medyada, yeşil bitkilerden nasıl aranjmanlar yaptığını yazıyor ve hafta sonları elinde kitap balkonundan fotoğraflar yüklüyor. Tüm bu değişim benim hoşuma gidiyor.
Evde misafir ağırlamayı çok seven, uzun ve ahşap olan yemek masamızın etrafında arkadaşlarımızla saate bakmadan sohbet ederek yemek yemeyi, gezi planları yapıp bunları hayata geçirmeyi çok seven bir aileyiz. İşin mutfak, düzen kısmı da özellikle benim ilgi alanım ve konuklarımı değişik sofra düzenlerinde ağırlamak hep çok hoşuma gitmiştir. Pandemi döneminde konuklarımız gelemeyince tabaklarımı, bardaklarımı, renkli masa örtülerimi hiç kullanmadığımı fark ettim. Bir seneyi aşkın bir süredir hiçbirine ellememiştim. Onları farklı, mevsime göre değişen sofra setleri , fincan takımlarıyla ağırlarken niye bugüne kadar özel günler dışında kendimize böyle özenli sofralar hazırlamıyordum? Konuklarıma gösterdiğim özen ve hassasiyeti kendime göstermekten beni alıkoyan neydi? Üstelik evdekiler, ailem benim en kıymetlilerimken.
Herkes kendine çok soru sordu bu dönemde, kendini keşfetmeye, farklı yönlerini bulmaya çalıştı. Hani bazıları diyor ya “gerçek beni buldum” diye, işte ben de beni mutlu eden şeylerden birini daha keşfettim. Yemeyi, içmeyi seven biri olarak renkli, eğlenceli, özenli sofralar beni mutlu ediyor. Hatta kendi eserim olan seramik tabak ve fincanlarla ikramda bulunmanın verdiği hazzın tarifi yok. Belki sizi kıyafet, ayakkabı, takı mutlu ediyor. Kimini bir film izlemek, kimini dergi karıştırmak kimisini tek başına öyle oturmak… Yeter ki içimizdeki kaynayan, dışarı çıkmak isteyen tutkuyu bulalım, sonrası kolay, mutlaka onu akıtacak ortamı buluyorsunuz.
Sevdiklerinizle beraber şen kahkahalarınızın eksilmediği sofralar hayatınızdan hiç eksik olmasın.
