Çok uzun zamandır gitmeye niyet ettiğim ama bir türlü denk getiremediğim Sagalassos Antik Kenti’ni 2 Kadın Anadolu’da ve Tourjuva ile çok romantik bir günde ziyaret etmek benim şansım olsa gerek. Burdur’un Ağlasun ilçesi yakınlarında yer alan bu büyüleyici şehir, tarih boyunca hem doğal konumuyla hem de kültürel zenginliğiyle dikkat çekmiş. Buna rağmen kime “Sagalassos’a gidiyorum” desem çoğunlukla aynı soruyu sordular; “Orası neresi?”
Pisidya bölgesinin önemli kentlerinden biri olan Sagalassos, Büyük İskender’in Anadolu seferinde uğradığı şehirler arasında yer alıyor. Ancak asıl parlak dönemini Roma İmparatorluğu zamanında yaşamış.
Bana göre hak ettiği ilgiyi yeterli derecede göremeyen Sagalassos’un çok önemli özellikleri var;
- Yüksek rakım ve manzara: Deniz seviyesinden yaklaşık 1.700 metre yükseklikte kurulu olan Sagalassos, antik dönemdeki en yüksek yerleşim yerlerinden biri. Bu özelliği hem savunma avantajı sağlamış hem de muhteşem manzarasıyla dikkat çekmiştir.

- Kentin üst bölümü olan, zenginlerin yaşadığı ve idari alan da olan Agora’da yer alan Antoninler Çeşmesi en iyi korunmuş Roma Çeşmesi. Sagalassos’un simgesi de sayılan bu çeşme ve diğer 7 çeşmeden dolayı Sular Kenti, Çeşmeler Kenti diye de anılıyor bu görkemli şehir.
- Çok önemli bir ticaret merkezi. Mermercilik son derece gelişmiş, önemli bir heykel üretim merkezi. Kazılarda çıkarılan çok sayıda imparator ve tanrı heykeli kentin sanatsal önemini de ortaya koyuyor. Heykellerin orijinalleri Burdur Müzesi’nde sergileniyor. Çömlekçilik gelişmiş ama henüz çıkarılan eserleri bölgede göremiyoruz.

- Şehrin gelişmesi, iyiliği için o kadar çok şey bağışlayan insanlar var ki, burada bulunan kütüphane de o bağışlardan biri.
- Değerli malların satıldığı alan Macellum, bugünün lüks alışveriş merkezleri gibi. Bu arada bizi Macellum denilen bölgede bir sürpriz bekliyordu. Unesco tarafından Yaşayan İnsan Hazinesi olarak seçilen Mehmet Bedel bizi bu mistik ve son derece romantik ortamda çığırtkan çalarak karşıladı. Kartal kemiğinden yapılmış bu alet 1990’lı yıllarda Sagalassos Antik Kenti kazılarında bulunmuş, 1400 yıllık. Mehmet Bey’in çaldığı “Çığırtkan” da orijinaline uygun olarak yine kartal kemiğinden yapılmış 150 yıllık bir alet. Çığırtkan’ın orijinali Burdur Müzesi’nde bulunuyor ama henüz sergilenmiyor. Burdur’a özel bir başka müzik aleti olan “Sipsi” ile yine bu görkemli ortamda tanıştık.

Toros Dağları’nın zirvesinde 80 bine yakın nüfusu olan kenti maalesef depremler rahat bırakmıyor. 8. yy’da insanlar artık pes edip daha sakin yerlere göç ediyorlar ta ki Selçuklular burayı yeniden canlandırmaya çalışana kadar. Fakat başarılı olamıyorlar ve buradaki yaşam sona eriyor.

Sagalassos’a Neden Gitmeli
- Kalabalıktan uzak, huzurlu bir antik kent deneyimi yaşamak için
- Doğa ve tarihin iç içe geçtiği etkileyici bir atmosferde yürümek için
- Arkeolojiye ve antik sanata ilgi duyanlar için adeta açık hava müzesi niteliğinde olduğu için
Sagalassos, sadece taşlardan ibaret bir harabe değil. Attığınız her adım, geçmişin izlerini taşıyor. Eğer yolunuz Burdur’a düşerse, bu zirvedeki medeniyeti mutlaka ziyaret edin. Biz sisin gizemli ortamı ve yağmurun romantikliğinde gezdik. Siz belki de güneşin çeşmenin sularında dans ettiği bir anda hissedersiniz zamanın durduğunu.
Değerli katkıları için rehberimiz İsmail Şana’ya teşekkürler.



























Sagalassos’ la ilgili olarak kazılarda, Ön-Türkçe yazıtlar bulunduğuna ve kazı sırasında bulunan kemiklerde yapılan DNA testlerinin, halen daha bölgede oturan yerel halkın DNA’ sıyla uyumlu olduğuna dair bilimsel kanıtlar olduğunda dair bir yazı okumuştum.