Samet, Muhammet, Furkan…Sarıkamış çocukları

4

Kars’ın en büyük ilçesi Sarıkamış, 16 Ağustos 1064 tarihinde Alparslan’ın ordularıyla Ani Şehri’ni, Kars Kalesi’ni, Allahü Ekber ve Soğanlı Dağlarını istila etmesiyle Türk topraklarına katılmış ve yıllar boyu da acıyı, kederi, savaşı bizzat her bir noktada yaşamıştır. Vatan uğruna soğuktan donarak can veren şehitlere hala ağladığını hissedebilirsiniz halkın. Ayazın, soğuğun yüzlerine bir tokat gibi vurduğunu gösteren al yanaklarıyla, verilen canların acısının hala yüreklerinde olduğunu anlatan gözleriyle, her birinin içinde yaşattığı anılarıyla, hayalleriyle, korkularıyla  Sarıkamış çocuklarını dinledim bugün. Yaşları 9 ile 15 arasında değişen çocuklar. Her gün sabah 9:00 akşam 17:00 çalışan, kayak taşıyan çocuklar. Şanslıysa öğlen kuru simit yiyen ama çoğunlukla onların deyimiyle “oruç tutan” çocuklar… Samet, Muhammet, Furkan (asıl adıyla Ferdi)…

 Onlara bir de şu kelimelerin ne anlama geldiğini sordum; çocuk olmak, oyuncak, Sarıkamış, İstanbul. Bakın neler anlattılar?

Samet, 9 yaşında. İlkokul üçüncü sınıfa gidiyor. İki abisi var ama hayatta en çok istediği şey, bir kardeşinin olması. Neden diye sorduğumda, “abimgil beni dövüyor” dedi.  “E sen de kardeşini mi döveceksin” dedim, “olur mu öyle şey kardeş sevilir” dedi. Babası ambulans şoförü, annesi iş hanımı. Uzun uğraşlar sonucu annesinin ev hanımı olduğunu anladım ve “ona iş hanımı değil, ev hanımı denir” dedim. “Olur mu iş yapıyor, evde, iş hanımı denir” dedi. E haksız değil çocuk. Samet büyünce imam olmak istiyor, çünkü babası öyle istiyormuş. Babanın isteğini anlıyorum ama senin gönlünde yatan ne diye sorduğumda o da imam olmak, tüm çocuklara kuran öğretmek istiyormuş.

Samet için oyuncak demek, uzaktan kumandalı araba demek. Bugüne kadar hiç olmamış, olacağı günü iple çekiyor tabii olursa. İstanbul’u hiç görmemiş güzel şehir olduğunu hayal ediyor. Çocuk olmak onun için sadece ve sadece bir kardeşe sahip olmak demek.

Samet kışın hafta sonları ve sömestre tatilinde kayak taşıyarak para kazıyor. Yazın ise “kozaya gidiyoruz” diyor. Yani ormanda kozalak topluyor ve bunları satıyor. Sarıkamış demek soğuk demek onun için.

Furkan yani biz onu öyle tanıdık. Gerçek ismi Ferdi.15 yaşında, lise birinci sınıfta, Anadolu İmam Hatip Lisesi’ne gidiyor.  4 kardeşler, annesi ev hanımı babası şöför. Çocuk olmak demek, oyun oynamak, futbol ve BJK Furkan için. İstanbul demek deniz demek, bugüne kadar hiç deniz görmemiş çok merak ediyor. Büyüyünce polis olmak istiyor, “milleti koruyacağım” diyor. Oyuncak demek senin için ne anlama geliyor dediğimde “hiç oyuncağım olmadı ki” dedi ve o an aklıma Duru’nun oyuncakları geldi… Sarıkamış deyince Furkan’ın tek aklına gelen donarak ölen şehitler. Sarıkamış’ta yaşamak istemiyor. Kayseri’ye halasının yanına gitmek istiyor. Sarıkamış’ın soğuğundan şikayetçi.  Bu hayatta en çok istediği bir bilgisayarının olması. O da Samet gibi kışları kayak taşıyor, yazları da kozaya gidiyor ama o kayak taşırken öğlen oruç tutanlardan…

Muhammet, 15 yaşında o da İmam Hatip öğrencisi. Bir ablası ve ikiz kardeşleri var. Babası inşaatta usta, annesi ev hanımı. Oyun demek, futbol, basketbol, misket demek. Sarıkamış’ta çocuklar hala misket oynuyor inanabiliyor musunuz? İstanbul demek kalabalık demek Muhammet için bu yüzden o, Ankara’da yaşamak istiyor. Sarıkamış deyince aklına eski evler geliyor. Elinden gelse şehirde görüntü kirliliğine sebep olan eski evleri yıkıp yerine yenilerini yapmak istermiş. Televizyonda Arka Sokaklar dizisini çok seviyor.

Ah be çocuklar ah be Samet, Muhammet, Furkan ve diğerleri…Siz nasıl da büyümüş, yaşından önce olgunlaşmış, hayatın tüm yüklerini sırtlanmışsınız. Sizin hayalleriniz, beklentileriniz, özlemleriniz kimileri için nasıl da kolay ulaşılabilir ama hiç mutlu etmeyen cinsten. Siz bir simit için beklerken bir üst katta simitler bir kez ısırılıp çöpe atılıyor.

Ah be çocuklar, hepiniz kayak yapıyorsunuz, neredeyse doğuştan kayakçısınız. Yok mu sizin elinizden tutacak, sizi sporcu olarak yetiştirecek, akademilere yetiştirecek, ülkemizi temsil etmenizi sağlayacak…Kayak taşımak değil sizin işiniz, kayağın üzerinde koşmak, coşmak, mutlu olmak sizin hakkınız…

Bugün sizi dinlerken neler geçti içimden bilseniz… Bir de akşam ziyarete gelen Kaymakam Muhammed Gürbüz’ü dinledim ve daha başka düşündüm. Daha bir umutlandım, Sarıkamış’ı sahiplenen, sizleri düşünen biri olduğu için çok daha heyecanlandım.  Bugünden itibaren Sarıkamış çocukları benim de çocuklarım, ne gerekirse varım, buradayım. Eminim pek çok kişi de benimle aynı fikirde. Değilse bile şu şiiri dinleyince eminim aynı fikirde olacağız…

Şiiri dinlemek ve izlemek için TIK TIK

Hele söyle kurban olduğum hele söyle,
Efim efim donarken gecenin ayazında.
Nefesin buhar olup çıkarken son defa,
Çıkmamış bıyıklarından buz sarkarken yiğidim,
Elin mi önce dondu, yoksa ayakların mı?
Kim düştü önce toprağa sen mi arkadaşın mı?
Doksan bin can düşerken bir bir yere
Yükselirken sessiz çığlıklar tekbirlerle birlikte.
Kim düştü önce aklına anan mı..
Hele söyle kurban olduğum..
Yoksa yoksa balan mı?
Şimdi ne zaman aklıma düşsen
Gözümden yüreğime gözyaşlarım buz tutmuş..
Ne zaman seni ansam.
İçim yanar, dışım donar.
İçim dışım çığ tutar.
Sarıkamış yalandır, borandır Sarıkamış,
Sarıkamış ayazdır, destandır Sarıkamış,
Sarıkamış evlattır tam doksan bin.
Evladı buz kesmiş, evladı toprak olmuş,
Tam doksan bin anadır Sarıkamış.
Doksan bin anadır Sarıkamış.
Yaradır Sarıkamış,
Borandır Sarıkamış,
Destandır Sarıkamış..

Bedirhan GÖKÇE & Uğur DEMİRCİ – Sarıkamış Destanı

4 YORUMLAR

  1. Sevgili Banu, yüreğine sağlık. Ne yürekli, ne dokunaklı yazmışsın ve o çocuklar ne kadar şanslı seni tanıdıkları için. Bir köy çocuğu olarak kendimi gördüm. O soruları benim çocukluğuma sormuşsun sanki ve benim de cevaplarım hemen hemen aynı olurdu. Samet, Muhammet ve Furkan için ne gerekiyorsa ben de varım…

  2. tüylerim diken diken oldu okurken,
    büyükşehirdeki çocukları onlarla tanıştırmak konuşturmak, hayatlarını tanıtmak lazım,
    onlar için güzel bir hayat için ne yapılması gerekiyorsa yapmak isteyen bir Valinin varlığı ise içime su serpti
    ne kadar uçurum var bizim çocuklrımızla onların arasında
    ne güzel anlatmışsın sen de kalemine sağlık Banucuğum
    sevgiler

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz