Kopenhag, gezmesi en kolay şehirlerden biri bana göre. Kışın ortasında ergenlerle gitmemize şaşırıp “Kopenhag’a Niye Gidilir” ya da “Niye Bu Mevsimde Kopenhag?” Diye soranlara da aslında en iyi yanıt. İstanbul Kopenhag arası üç saat. Kopenhag Havalimanından (Kobenhavns Lufthavn) şehir merkezi de çok yakın, on beş dakika sürüyor trenle. İlk defa gideceğim bir şehir ise öncesinde mutlaka havalimanından şehre toplu taşımacılıkla ilgili alternatifleri araştırırım. Kopenhag Havalimanından şehir merkezine ulaşımın en ekonomik ve kısa yolu da tren. Havalimanı içindeki bilet makinalarından alacağınız biletle hemen çıkışta bulunan tren istasyonuna geçiyorsunuz ve çok rahat seyahat ediyorsunuz. Bilet kontrolü tren içinde yapılıyor.
Bizim gibi merkezi bir yerde konaklamak istiyorsanız iki önerim olabilir. İlki bu defa gittiğimizde kaldığımız küçük, sevimli ve ekonomik Ansgar Otel. Diğeri, geçen gittiğimde kaldığımız lüks, büyük, pahalı Radisson Blu Royal Hotel. Her ikisinin de ortak özelliği şehir merkezinde olması ve her yere yürüyerek ulaşabilmeniz. İlk otel Tivoli’nin yan kapısına yakın. Diğeri Tivoli’nin ana kapısının karşısında. Bu arada Ansgar Otel’in kahvaltısı Avrupa’da alışkın olduğumuz kruvasan, reçel çeşidinden çok daha zengin. Kopenhag pahalı bir şehir olmakla beraber oteller çok daha pahalı diyebilirim.
Biz tam da yılbaşı üzeri gittiğimiz için şehir çok renkli ve canlıydı. Normalde kışın bu kadar hareketli olacağını sanmam çünkü günler kısa. Hava çok erken kararıyor ve çok geç aydınlanıyor. Kışın gideceklere önerim özellikle hareketten, eğlenceden hoşlanıyorsanız 20 Kasım – 31 Aralık iyi olabilir. Fakat bahar ayı da çok güzel oluyor bu şehirde ve gezecek çok daha fazla zamanınız oluyor. Kopenhag’ın en popüler alışveriş caddesi Stroget aynı zamanda Avrupa’daki en uzun yaya caddelerinden. Burada pek çok marka ve ürünü bir arada bulurken, alışveriş sevmeyenler de kafelerde soluklanabiliyor.
Çocuklar yaşı kaç olursa olsun Disney mağazasından vazgeçemiyorlar. Stroget’teki çok büyük olmasa da fena değil. Hemen aynı sıradaki Illums Bolighus tüm kaliteli yerel ev markalarını bulabileceğiniz çok katlı bir mağaza. Özellikle yılbaşı süslerine bayıldık. Biraz ilerleyince köşedeki çok katlı bina Illum’a ait. Tüm markaların olduğu bu alışveriş merkezinin en üst katında kafe ve restoranlar var, soluklanmak için. Danimarka’nın meşhur porselenleri için Royal Copenhagen’ı ziyaret edebilirsiniz. Yanında hoş da bir kafesi var.
Duru ve benim bayıldığımız mağaza Tiger. Saatler geçirebiliyoruz içeride. Aklınıza gelen en ilginç ürünleri burada bulabilirsiniz. Bisiklet zilinden kırtasiyeye, oyuncaktan mutfak gerecine aklınıza gelen her şey var. Üstelik en eğlencelisinden. Fiyatlar da gayet ucuz. Sadece Kopenhag’da değil neredeyse her Avrupa şehrinde mevcut.
Lego mağazası da oldukça güzel ve renkli. Zaten ergenler önünden her geçişimizde bir defa uğradılar. H&M küçücük şehirde oldukça fazla sayıda. Türkiye’den çok da farklı olmayan ürünler Türkiye’den daha pahalı diyebilirim. Bence almaya değmezdi ama bizim ergeni ikna edemedim. Tek ikna edebildiğim konu parfüm oldu. Onu da seyahat arkadaşlarımıza borçluyum aslında. Çikolata seviyorsanız Hotel Chocolate tam sizlik.
Bizim Kopenhag’da en sevdiğimiz kafe Royal Smushi Cafe oldu diyebilirim. Özellikle kış ve yılbaşı konsepti için özel olarak dekore edilmiş bahçesinde saatlerce oturabilirdik. İçerisi, yüksek tavanı ve renkli pastalardan oluşan vitrini ile çok şık. İçeri girdiğiniz andan itibaren bir masal kitabının içine girmiş hissediyorsunuz. Pastel tonlarda boyanmış ve figürlerle süslenmiş duvarlar, porselen fincanlar, şık ışıklandırmalar ve hoş bir kahve kokusu. Çay içerseniz kocaman bir bardakta geliyor. İki kişi çok rahat bir kişilik çay ile yetinebilirsiniz.
Gittiğimiz ilk günün akşamında biraz da yorgun olduğumuzdan ilk gördüğümüz Hard Rock Cafe’ye girdik. Neyse ki standartları her ülkede aynı olan kafe bizi hayal kırıklığına uğratmadı. Daha sonraki akşamlarda genelde yılbaşı pazarlarında atıştırdık. Bu arada Tivoli’deki Çin Lokantası oldukça başarılı.
Bundan sonra Kopenhag’a gittiğimde mutlaka uğrayacağım dediğim yerlerden biri Torvehallerne. Bir önceki yazımda detaylı yazmıştım. Yemek için ya da Danimarka kültürünü yakından görmek için uğramalısınız.
Joe and Joice neredeyse her köşede bulunuyor. Çok değişik meyve suları ve tostların olduğu renkli mekanda avokadolu tost, içecek olarak da iron denemenizi tavsiye ederim. Power Shake’i çocuklar çok seviyormuş, bizimkiler denemedi bile.
Kopenhag’dan ne alınır diye sorarsanız, yılbaşı üzeri gittiyseniz zaten pazarlarda her türlü yerel ürün mevcut. Keçe terlikler, hediyelik eşyalar, porselenler. Onun dışında antika meraklısıysanız Ravnsborg sokağını görmelisiniz. Eğer aksesuar ve takılarla ilgileniyorsanız Illums Bolighus’a mutlaka uğramalısınız.
Avrupa’da hiçbir şey almadan sadece pazarları gezmek bile başlı başına bir gününüzü alabilir. Hele o çiçekçiler. İnsanlar haftasonu alışverişe çıkınca mutlaka bir buket canlı çiçek alır gidermiş evlerine. Bu yüzden sokaklarda en fazla gördüğüm satıcılar hep çiçekçiler oluyor. Belki de algıda seçicilik kimbilir.
Seninle gezmek gibi birsey bu yaxilarini omumak.. Dunyayi geziyorum sayende ???