Macahel’in ölmeden önce görmek istediğim yerlerin başında geldiğini belirtmiştim bir önceki yazımda. İremit Pansiyon’da konaklayınca ikinci defa gitmem gereken yerlerin başına terfi etti Macahel. Muhteşem doğası, manzarası, kuzine başı sohbetlerinin yanı sıra benim için en önemli özelliği; bir kadın girişimci eseri olması. Gerçek bir kadın girişimci ama, aileden mirasla, bankada hazır parayla, geniş bir network ağı ile değil, tırnaklarıyla. İşte Macahel’deki eviniz İremit Pansiyon ve Sevda, bu ay fark yaratan kadınlar bölümümün konuğu.
2006 yılında ufak ufak çalışan, 2010 yılında aktif olarak hayata geçen, son 5 yıldır da çok yoğun bir şekilde Karadeniz ziyaretçilerine hizmet veren İremit Pansiyon, 300 senelik taşıma bir ev. Aslında Rize’de yapılmış ama o zamanlar araç yolu olmadığı için Gürcistan’ a götürülmüş ve imece usulü buraya getirilmiş. Macahel yazımı okuyanlar, buranın Gürcistan sınırı olduğunu ve acil hastaların bile Gürcistan’a götürüldüğünü bilirler. Taşıma ev nasıl olur derseniz gidip görmenizi tavsiye ederim.
Sevda ve Mevlüt İyem çifti 24 yıllık evliler. 17 yıl İstanbul’da yaşamışlar ve bir gün, Mevlüt Bey’in kız kardeşinin kocası Sevda Hanım’a, atalarından kalma Macahel’deki evi pansiyon yapmayı teklif etmiş, bunu ancak sen becerirsin demiş. Eve girdiğimizde, ahır kazmasıyla kazdık dört bir yanı, o kadar berbat durumdaydı. Her şey çürümüştü, lavabo yoktu, hatta küçük kızımın doğumuna 2-3 gün kala balkondayken, balkonla birlikte aşağı düştük, diye anlatıyor o günleri. 1974 yılından beri hiç kimse yaşamamış, tahtalar çürümüş, tavan çökmüş, hayvan bağlasanız durmaz hale gelmiş o güzelim ev. Tamir etmeye, düzeltmeye karar vermişler vermesine de köye doğru düzgün yol yok ki, malzeme gelsin. Kumu, taşı sırtlarında taşıyarak, her biri birer tuğla koyarak evi düzeltmeye başlamışlar. Bir sene boyunca dışarıya alüminyum lavabo koyduk ve bulaşıkları orada yıkadım, şimdi bakma buraların böyle düzenli olduğuna, diyor. Gerçekten de mükemmeliyetçi biri Sevda, kendisi nasıl ilk olarak temizlik ve hijyene önem veriyorsa, konuklarının da aynı şeyi önemseyeceğini düşünerek hiç durmuyor. Dış kapıdan başlayarak her yer temiz, düzenli, çiçek gibi olmalı diyor. Temizlik ve görsellik onun için ilk şart. Hatta onunla bu sohbeti yaparken elindeki peçeteyle masanın tozunu alıyordu bir yandan.
2 ineği var, sabahları ineklerinden süt sağıyor, akşamdan ekmeğini yapıyor, masada gördüğünüz altı sekiz çeşit peynirin her birini kendi yapıyor. Marketten aldığım peynir de var dolapta, bazı konuklar köy peyniri yemiyor, o zaman onlara hazır ikram ediyoruz, diye ekliyor. Tüm malzemeler bahçeden, kasa kasa domateslerden salçalar, soslar, turşular yapılıyor. Reçeller, kaymak, hele o Silor Tatlısı. Dışarı para vermemeye çalışıyor, imkanı olduğu kadar erzaklarını kendi hazırlıyor. Bir gün önceden haber verirseniz orada konaklamasanız bile yemek yemeye gidebilirsiniz. Karadeniz’e özgü tatları, muhteşem balkonda, Gürcistan ve Türk tepelerinin ihtişamıyla deneyimlemeye paha biçilemez.
Sevda’nın zorlandığı demeyeceğim ama üzüldüğü bir konu var o da buraya gelen konukların beklentilerinin yüksek olması. Burası beş yıldızlı bir otel değil, her ne kadar internetten ya da telefonda yaptığımız konuşmada anlatsak da geldiklerinde ayakkabıları çıkararak eve girmekten rahatsız oluyorlar. Bir de virajlı, zor, yorucu bir yolculuk olduğu için geldiklerinde bazıları çok sinirli oluyor.
Odaların içinde tuvalet yok fakat evin giriş kısmında her odanın kendine özel tuvalet ve duşu var, tertemiz. Yataklara serdikleri nevresimler sabun kokuyor. Küçükken babaannemde kaldığımız geceler geldi aklıma, renkli nevresimler, sessizlik, horoz sesiyle uyanma ve kuzinede demlenen çay, kızaran ekmekler. Üstte yemek pişerken altta fırında börek, nasıl ama…
Okurken ne hoş değil mi ama Sevda için hiçbir şey öyle kolay olmamış. Önce ev hanımlarına destek amaçlı GEP projesinden yararlanmış. Belki işin maddi kısmı biraz çözülmüş ama özellikle kadın olduğu için destek görmemiş, eleştiren, yargılayan, küçük gören onca insan, imkansızlıklar hiç peşini bırakmamış. Neyse ki eşi Mevlüt Bey her zaman yanında olmuş, hala da yanında. Biz konuşurken de hep Sevda’yı destekledi, çok yoruldu ama çok çalışkandır, vazgeçmez diye ekledi.
Üç çocukları var; Furkan, Sena, Seda. Onlar da annelerinin her daim yanında.
Eşi, çocukları, görümceleri hep beraber akşam yemeğinden sonra ertesi günün hazırlıklarını yaptılar, biz oradayken. Dolmalar sarıldı, ekmek mayalandı, bir yandan benim sorularım yanıtlandı, nasıl güzel bir ortamdı, tadı damağımda kaldı. Macahel’de nerede kalınır derseniz, Macahel’deki eviniz İremit Pansiyon derim.
Sevda, ehliyet almak için sınava hazırlanırken de, İremit Pansiyon’u her geçen gün geliştirirken de, çocuklarını büyütüp bir yandan çalışırken de, Karadeniz’de güçlü, ayakları üstünde duran bir kadın olurken de çok bedeller ödedi, ödüyor belki ama öyle bir duruşu var ki dünya yıkılsa o ayakta kalır. Ülkemizde Sevdaların çoğalması dileğiyle…
Memleketime gittiğimde Sevda kardeşim’e ayran içmiştim sağolsun. Bilirim eşiyle nasıl dost canlısı olduklarını Allah işlerine kolaylık kazançların bereket versin inşallah.
memleketimin güçlü kadınları ile gurur duyuyorum
şahaneler
azm eden çalışan kadınlar muhakkak başarılı oluyorlar
Sevdayı tebrik ediyorum
ben de oralara gidip Sevdanın o becerikli ellerinden yemek yemek isterim
manzara hele tam kelimeyle muhteşem
sevgiler sana güzel yüreklim
Muhteşemmmm .Karadeniz ve memleketimin emekçi kadınları gururumuz sevgimiz siniz.Sevgili Banu Tozluyurt sayenizde memleketim hakkında bilgi edindim ne çok şey öğrendim. Kaleminiz daim olsun siz hep yazın