Bu kahvaltının mutlulukla bir ilgisi vardı

“Kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı”

Cemal Süreyya’nın bu dizesini  bir kahvaltı tutkunu olduğumdan mı yoksa kahvaltıda hep mutlu olduğumdan mı bilmem oldum olası çok sevmişimdir. İşte bugün tam da bu söze yakışır bir etkinliğe davetliydim. Taylan Kümeli ve SEK ile Yaza Merhaba toplantısı. Biliyorsunuz bugünlerde diyetteyim ve nedense hep konunun uzmanları ile toplantılara katılıyorum. Tamamen tesadüf bu arada.

Bugün katıldığım etkinlik çok ama çok farklıydı çünkü içinde hem son günlerde kafamı çok kurcalayan süt konusu geçecek hem de yaza girerken şu anda çok ilgimi çeken form koruma tüyoları alacaktım. Hem de her iki konuda en otorite sayılabilecek kişi ve kurumdan. Güneşli bir İstanbul sabahında yola çıkıp Les Ottomans Otel’de Lobby Halkla İlişkiler’den Gökçe Hanım ve Tat Konserve çatısı altında bulunan SEK’in kurumsal iletişim yöneticisi Serap Hanım tarafından karşılandık.

Harika bir kahvaltı büfesi, masmavi çiçekler ve Taylan Kümeli ile sohbete başladık. Bu arada Taylan Kümeli’nin tam yanında oturduğumdan ne kadar genç, yaşını göstermeyen biri olduğunu çok rahatlıkla söyleyebilirim. Eh tabi bu durumda daha bir pür dikkat dinlemeye başladım kendisini.

“Doğduğumuz andan itibaren hayatımız anne sütüyle başlıyor, daha sonra inek sütü, keçi sütü gibi başka süt denemeleri ile devam ediyor. Sonra sütten elde edilen ürünler ayran, yoğurt, peynir, kefir ile devam ediyor bu yolculuk. Yani hayatımızda süt hep var. Peki olmazsa ne olur? Bir kere hepimizin ayakta durmasını sağlayan kemik yapımız yani iskelet kalsiyuma ihtiyaç duyar. Süt içinde kalsiyum barındırır. Süt sadece kemiiklere yaramaz, protein ile de ilişkisi var ve yağların yakılmasında süt çok önemli bir etmen. Süt, doğada bütün besin gruplarını içinde barındıran tek besin. İçinde hem protein, hem karbonhidrat, hem yağ hem vitamin hem mineral var. He evet, demir , D vitamini barındırmıyor. Ama zaten D vitamini o kadar az yiyecekte bulunuyor ki, D vitaminini en sağlıklı güneş ışığından alabiliyoruz. Yani sütün de minicik kusuru bu “

İşte şimdi sıra benim en merak ettiğim konuya geldi. Şu günlerde Sapanca’daki evimin yakınında bulunan bir köylü teyzeden sağar sağmaz aldığım süt için kimisi “aaa sakın alma çok tehlikeli bakteri üretiyor” diyor kimisi de “al yavrum al, biz sizi bu sütlerle büyüttük bak maşallah çok da sağlıklısınız” diyor. Eh kime inanacağınızı şaşırıyorsunuz doğal olarak. Hele masada bulunan günlük SEK sütlerinin tadına da bakınca kafanız epey karışıyor. Peki neden çocukluğumuzda içtiğimiz bu doğal süt kötü lanse ediliyor son günlerde? Taylan Kümeli ve SEK uzmanları der ki:

“Doğallık tabi ki dünyanın en güzel şeyi. Ama teknolojiyi de reddetmemek gerek. İkisini beraber kullandığınız takdirde çok sağlıklı olup çok da doğal beslenebilirsiniz. İstediğiniz kadar ısıttığınız halde sütün içindeki bazı maddelerin vücuda verdiği zararı düşünürsek teknolojiyi asla burada yadsımamak gerekiyor. Sütün kaynama süresi uzun olduğunda maalesef içindeki mineral ve vitaminler yok oluyor. Bir de süt nasıl kapağı açıldıktan sonra on gün kullanılabilir, çok saçma mutlaka içine antibiyotikler konuyor diyenler var. Türkiye’de ilk kez kullanılan mikrofiltrasyon sistemi ve gelişmiş dolum teknolojisi sayesinde günlük raf ömrünü beş günden on güne yükseltmek münkün ve bu da içine antibiyotik konuyor demek olmuyor. Burada en önemli konu tükettiğimiz yiyeceğin /sütün pakedini okuma alışkanlığı kazanmak. Kapağı açıldıktan sonra iki gün içinde tüketin yazıyorsa buna özen gösterin. Paketlenme tarihine ve son kullanma tarihine bakın. Protein, karbonhidrat, yağ değerlerini okuyun. “

Yine Taylan Kümeli’inin değindiği bir üçlü vardı ki, bu konu gerçekten çok önemli bana göre. Laktoz intoleransı, besin zehirlenmesi ve süt alerjisi. Çok duyduğum bu kavramları özellikle yeğenimde yaşadığım için ayrıca buradan paylaşmak istiyorum. Laktoz bir enzim aslında.Süt şekeri.  Bunu vücudunda sindiremeyen insanlar var. Türkiye’de çocuk 2-3 yaşına gelene kadar fark ediliyor sonra azalma gösteriyor fakat bluğ çağında tekrar artabiliyor. Bu fark edilmediğinde vücutta kendini farklı şekillerde gösteriyor; süt alerjisi, karın şişliği, gaz sorunu gibi. Bazılarında ise daha ciddi belirtiler de görülebiliyor, vücudun şimesi gibi. Besin alerjisi; bazı besinlerin vücuda çok alınması ya da hiç alınmaması nedeniyle belli bir tolerans sınırına geldiğinde vücut tepki veriyor. Besin intoleransı testi ile hangisine ne kadar tolerans var bu ölçümlenebiliyor. Son olarak besin zehirlenmesi de; besinin kendi içindeki yapı (örn: bakla) , dışarıdan içine konan madde ya da 3.kişilerin bulaştırmasından kaynaklı zehirlenmeler olabiliyor. İşte önemli olan bu üçlünün hangisindeki süt günah keçisi bunu bulmak önemli.

Sütü biraz kenara bırakalım dediğinizi ve Taylan Hanım’dan yaza girerken formumuzu korumak için tüyolar beklediğinizi hissediyorum nedense. Sütü ben bıraksam da etkinlik sahipleri bırakmadılar ve sütün form korumadaki önemini de açıkça belirttiler.

*Süt, nötr bir ürünmüş. Yapısında hem protein hem karbonhidrat var çünkü. Diyelim ki çikolata canınız çekti. Yanında mutlaka 1 bardak süt için der Taylan Kümeli. Çikolatanın kana karışma süresi o kadar hızlıymış ki, yanında içtiğiniz sütle emilim süresini azaltıyormuşsunuz.

*Baklava yediniz yanında ayran için. Ayran, tatlının kana karışma süresini uzatıyor. Eğer bütün besinlerin yanında kalsiyum kaynağı içeren birşey bulundurursanız, yağın vücuttan atılmasını hızlandırırsınız(süt ve süt ürünleri ile)

*Yemek yedikten en az iki saat kadar sonra uyuyun

*Ara öğünleri ihmal etmeyin

Veee benim için son nokta. Karın yağlarından kurtulmanın formülü…Hazır mısınız. Akşam yemekten sonra iki dilim ananas (doğalından) ve bir bardak süt ya da 30 gr. peynir tüketin ya da yoğurt. Bakın 1 ay deneyin göreceksiniz sonucu dedi ve beni kalbimden vurdu Taylan Hanım. Ben bu akşam başladım, bir ay sonra yazacağım sonucu hatta bizzat gideceğim Taylan Hanım’a.

İşte harika bir kahvaltıdan Banu’ca notlar. Bu arada bugün hayatıma yıllarca sevemediğim bir içecek girdi: AYRAN. SEK’in yeni ürünü “Naneli Ayran” gerçekten bu yazın vazgeçilmezleri arasında yerini alacak gibi benden söylemesi.