IELTS Diye Gittim, Karakter Analizi Yaptım Döndüm

1

IELTS, yani Uluslararası İngilizce Dil Yeterlilik Sınavı. İngilizcenin kullanıldığı ortamlarda yaşamak, eğitim almak, çalışmak isteyen kişilerin İngilizce yeterliliğini belirlemek üzere tüm dünyada uygulanan ve çokça tercih edilen İngilizce dil sınavıdır. Anlayacağınız, saydığım bu kriterlerin yakınlarında gezen her canlı bir gün dört saat süren bu sınavı tadacaktır.


Bendeniz bundan on yıl önce, daha yolun yarısına bile gelmemişken, anavatanımda bu sınava gayet ciddi, baskı altında, defalarca kontrolden geçerek, bakışları ve sözleriyle döven personel eşliğinde girmiştim. Evet evet tam da böyle bir ortamdı. Sanki birazdan suç işleyecekmişsiniz de peşinizde sizi takip eden dedektifler eşliğinde, sıkı denetim altında…
Kader bu ya tam on yıl sonra yani yolun yarısını çoktan geçmişken bu kez yabancı bir ülkede tekrar bu sınava girdim. Bir gün öncesinde sözlü sınav, ertesi gün de üç saat sürecek olan yazılı sınav. Okuma, yazma ve dinleme bölümlerinden oluşan bu ikinci sınav, ses sisteminin bozulması ve yapılması için bir süre beklediğimizden dolayı dört saat sürdü. Nasıl ses sistemi bozulur diye içinizden konuştuğunuzu duyar gibiyim. Bozuluyor, Kanada’da da bu işler böyle, sanmayın ki her şey çok sistemli, çok dakik. Sınava girdiğimiz mekan bir kolej olduğu için ve IELTS görevlileri ancak hafta sonu sabah gelip kontrol yapabildikleri için, SORRY deyip geçiştirdiler. Burada SORRY deyince her şey çözülüyor MUŞ gibi. Tamirci fırınınızı yakıyor SORRY, üç saniye gecikme ile aracınızın başında olduğunuz halde ceza kesiliyor SORRY, bizzat gidip kredi kartınızı iptal ettirdiğiniz halde, sisteme geçmiyorlar ve SORRY.

Neyse yine klavye gevezesi oldum. Asıl anlatacağım bunlar değildi. Bugün, yabancı dilimin yeterliliğini değil, insanlığımı, karakterimin gelişmesi/gelişmemesi gereken yönlerini, insanların nelere dikkat ederken benim nelere takılmadığımı, takıldığımı, takılmam gerekip gerekmediğini sorguladım.

Bir gün önce sözlü sınav sırasında beklerken önümde oturan ve bin defa cep telefonları dahil her türlü kişisel eşyalarımızı bırakmamız gerektiği söylenirken, cep telefonu ile sınıfa giren Asyalı çocuk bu defa da tam arkamda oturdu. Sözlü sınav öncesi tabii ki sınıftan gönderildi ve telefonunu bıraktı. Görevli kişiye “zaten kapalıydı, ne olacak ki” demesine boşuna şaşırmışım. Bugün aynı kişi, sırasında otururken masasının sallandığından şikayetçi olup tam iki masa değiştirtti. Benim masam da sallandığı halde, aklıma “bu masayı değiştirin” demek gelmedi. Acaba niye gelmedi? Oysa konforlu bir fiziksel ortamda sınava girmek benim de hakkım. Peki azıcık sallanıyor diye iki kez masa değiştirtmek, bu kadar insanın olduğu ortamda işleri yokuşa sürmek değil mi? İdare etmek, ortamı bulandırmamak, elindekiyle yetinmek… Not alındı, üzerinde düşünülecek.

Yanıt kağıtlarında isimlerimizi, aday numaralarımızı yazdığımız bölümün altında cinsiyet bölümü var. Male, Female. Yani Kadın, Erkek. Birini seçip işaretleyeceksiniz. Ben hemen işaretledim cinsiyetimi. O da ne, arka taraftan yirmili yaşlarda, başı örtülü, oldukça güzel yüzü olan bir kız “sınavda cinsiyet bildirmenin ne gereği var, çok saçma” diye kendi kendine konuşur gibi yapıp sesini herkese duyurdu. Gözetmen, konu hakkında bir sorunu varsa ilgililere yazabileceğini söyleyip, sınav hakkında bilgi vermeye geçmişti ama ben takılıp kaldım. Böyle bir konuyu alakasız bir ortamda sorgulayabilecek rahatlık nereden geliyordu? İnsanlar, aklından geçen her şeyi olur olmaz yerlerde nasıl sözlere dökebiliyordu? Ben bir şeyi kırk kere tartıp söylesem mi diye, niye kendimi bu kadar sıkıyordum? Not alındı, üzerinde düşünülecek.

Ses sisteminin bozulduğundan daha haberimiz yok. Kuzu kuzu bekliyoruz, sınav başlasın diye. Sınıflar şeffaf olduğu için camdan, diğer sınıfı görebiliyoruz ve onların masalarında kulaklık var. Elbet bize de dağıtacaklar. Niye onlarda var bizde yok diye sormak hayatta aklıma gelmez, gelse de soramam. O da ne, bu sefer ön sıradan sarışın, yakışıklı denebilecek bir delikanlı kadere isyan ediyor. “Onların kulaklığı var, bizde niye yok, ben kesinlikle kulaklıksız dinleme bölümünü yapmam şimdiden söyleyeyim, tartışmaya açık değilim bu konuda….” Ben acaba neyi tartışmaya açıktım? Not alındı, üzerinde düşünülecek.
Tüm bunlar olurken, sınav ve ön hazırlık için hazır bulunma saatinden bir buçuk saat önce kapıda olup yine rekorumu kırmıştım. Niye her randevuma çok önceden gittiğimi ne zaman mı sorguladım, zamanında gelmediği için sınava giriş hakkını kaybeden Hintli arkadaşı görünce. Not alındı, üzerine düşünülecek.

Ben nereye düşmüştüm, İngilizce sınavı mı, karakter analizi için toplu terapi mi? Ağzı olan konuştu vallahi, şu sınav başlasa da herkes bir sussa diye düşünüyordum ama bir taraftan da bunlar sorulara karşı ayaklanır, bayrak bile açarlar hatta ses sistemi çalışmazsa binayı başımıza yıkarlar diye düşünmeden de edemedim.


IELTS oldu KYS bugün, yani İngilizce Dil Yeterlilik Sınavı OUT, Karakter Yeterlilik Sınavı IN.

1 Yorum

  1. Banucum peki sinav olarak burada mi orada mi daha rahat ettin fark etti mi ? Burada sinava girene kadar insan stres dolu oluyor. Su yok cep yok ceketi cikar vs vs :)))) ama erken gitme konusunda bende oyleyim gec kalmaktansa gidip beklerim en iyisi stres olmaktansa .

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz