>
Dün akşam şarjım bitti, çok teknolojik bir cümle ama evet, telefonumun şarjı bitti. Akşam yaklaşık iki saat kadar telefonsuz kaldım ve aman allahım, sanki elim kolum kesildi, dilim tutuldu, dünyadan bihaber oldum. Dışarıdaydım ve bir arkadaşımla buluşup ayrıldıktan sonra yalnızdım, bana nasıl ulaşacaklardı?ben kızımı almaya geldiğimi nasıl haber verecektim? şehir dışında olan eşim beni merak edip nereden bulacaktı? O iki saat içinde kimseyle konuşamayacaktım. Ne kadar alışmışız on yıl içinde bu telefona, onsuz ne yapardık, nasıl haberleşirdik, “yoldayım çayı koy, geliyorum”, “hadi hazırlanıp aşağı inin, yaklaştım” demeden hayat nasıl geçiyordu, çok üzücü ama hiç hatırlamıyorum. Topu topu 10 yıldır cep telefonu kullanıyorum ve bir buçuk yılımı da bir GSM operatörü firmasında geçirdiğim düşünülürse ben malesef cepkolik olmuşum. Benim için dün iki saat hayat durdu, şarj bitti hareket bitti, öylece kalakaldım. Bazen günlük hayatta da şarjımın bittiğini düşünürüm, yorgun, mutsuz, umutsuz olduğum anlarda, bana ulaşılamaz, kapsama alanında değilimdir o an, ya da aranılan kişi olarak meşgulümdür, bana doğru bütün hatlar meşguldür. Üstelik telefonun şarjının bitmesine benzemiyor hayatta şarjın bitmesi. Şimdi çok daha iyi anladım ki hemen şarj olmak bir anlamda kendini deşarj etmek gerekiyor öyle zamanlarda. Ve insanın sık sık pilini kontrol etmesi, ara sıra yenilemesi gerekiyor aynı telefonu gibi. Hayatta bakım istiyor, yenilenmek ara sıra servise verilmek, aylık yıllık bakım istiyor.Hanginiz yapıyorsunuz bunları, telefonun şarjını unutmayıp her akşam takıyoruz da kendimizi hiç şarj ediyor muyuz, ara sıra bakıma alıyor muyuz