Sığacık’ta Milos

Dün Alaçatı’da ot festivali başlamış,  hafta sonu da devam edecekmiş. Şimdi siz benden bir Alaçatı yazısı beklerken ben size bir Sığacık önerisi yazacağım. Buralara bahar geldiyse Ege’ye yaz gelmiştir ve hafta sonları şehirden kaçıp kısa bir mola vermek isteyenler için harika bir tercih olan Sığacık, benim her zaman favorim. Hatta Alaçatı’ya gidenler, dönüşte uğrayıp Pazar günleri kurulan organik pazardan sakin sakin alışveriş bile yapabilir. Daha önce Seferihisar ve Sığacık hakkında yazılar yazmıştım, o yüzden bu yazı Sığacık’ta ne yenir sorusuna yanıt arayanlara gelsin.

Geçtiğimiz günlerde iki günlük kaçamak yapıp Armağan‘a kaçtım. O da sağ olsun beni öyle bir gezdirdi ki hangi birini anlatsam diye düşünürken Milos Meze Balık Restoranı sizlerle paylaşmadan edemedim. Bir de Doğa Okulu’na gittik ama onu sonraya bıraktım sizinle paylaşmak için.

Her şeyi geride bırakıp hayallerinin peşinden giden ve bu hayallerini de gerçeğe dönüştüren insanlara bayılıyorum, imreniyorum, paylaşmak istiyorum. Paylaşalım ki “ben de yapabilirim” diyenler çoğalsın. Ali Levent Özcan, Milos’u açmadan önce hayatı denizlerde geçen, kaptanlık yapıp, dalgıç olarak neredeyse yüzgeçleri çıkacak kadar suyla haşır neşir biri. İki sene önce her şeyi bırakıyor ve Sığacık’ta kale içinde Şadırvan Meydanı denilen tarihi bir avluda Milos’u açıyor.

Milos’u daha dışarıdan görür görmez tok olsanız bile içeri gireyim diye bir arzu duyuyorsunuz. Beyaz badana dış cephesi laciverte boyanmış pencere kenarlıkları ile öyle uyum içindeki bir an küçük bir Yunan Adası’nda hissediyorsunuz kendinizi. Nazar boncuklarını duvara gömmekle iyi yapmışlar girerken “maşallah ne de güzel mekan diyorsunuz” içeri girerken. Beyaz kapıdan içeri girince, işte o an, Levent Bey’in annesi Zekavet Teyze’nin mezeleri ile paslaşmalarınız başlıyor. Camekana yapışıp beni buradan almayın diyesim geldi vallahi. Zekavet Teyze, oğluma dükkan açarken yardım edeyim sonra dönerim diye gelmiş bir daha da geri dönememiş.

Milos’ta ne yenir

Milos’ta ne yenir, önce olmazsa olmaz fesleğenli mezgit. Aynı acı kalamar gibi, ikisi de onların özeli. Sadece Milos’ta yiyeceğiniz bu iki meze sohbetin başlamasına de vesile. Nasıl yapmışlar, ne koymuşlar, çok taze, hafif derken yanınızda sevdikleriniz de varsa sizden mutlusu yok.

Ben,  Nefes Tasarım Takı’nın sahibesi Asıman Toper ve Armağan şömine başında yer ayırtmıştık. Malum iki hafta önce havalar akşamları serin oluyordu. Mezelerle başlayan, en taze balıkla devam eden sohbetimizi Milos Tatlısı ile bitirdik. Tatlının tarifini hiç istemeyin vermiyorlar, bu da bizim sırrımız diyorlar, bence irmikli bir şey. Siz gidince yerseniz ve gizemi çözerseniz bana da haber verin.

Milos bir balık restoranı değil her ne kadar enfes balıklar olsa da. Milos’a önce mezeleri için gidin. Yunan ve Ege mutfağının harmanlanmış hali, eğer seviyorsanız. Levent Bey’e sordum, müşteriler gelince yemek seçimini  kim yapıyor kadınlar mı erkekler mi dedim? Çoğunlukla kadın misafirlerimiz dedi. Ben kendime müşteri olarak bakarken onun gelenlere misafir diye bakması zaten ortamın neden bu kadar sıcak ve ev havasında olduğunu çok net açıkladı.

Sığacık’a giderseniz tabii deniz kenarında oturup balık yemek isteyebilirsiniz ama sonra sen niye bize Milos’u söylemedin demeyin. Yazın rezervasyonsuz yer bulmanız çok zor. Kışın da cuma ve cumartesi akşamları dolu oluyor. Haftada bir gün canlı müzik oluyor yazları. Pazar günü giderseniz Sığacık organik pazarına uğrayıp el yapımı hediyelikler, ev yemekleri, otlardan alabilirsiniz.

İzmir’den Çeşme’ye giderken otobandan ilk çıkış Seferihisar ve çok yakın. Yolda Teos-Sığacık ayrımı var. Sığacık kale içinde, Şadırvan Meydanında Milos. Çok şirin bir avlunun köşesinde. Fatih Portakal, Can Dündar, Çağan Irmak, Burhan Şeşen sık sık uğruyormuş. Siz de giderseniz selam söyleyin, Banunun Dünyası da gelmiş deyin:))

Tel:0232.745.75.03

Cep:0507.095.99.63