Tarsus’un Köklerine Sahip Çıkan Girişimci Kadınlar

0

Çukurova dendiğinde aklınıza sadece Adana geliyorsa Tarsus’a büyük haksızlık olur sevgili okur. Doğal zenginlikleri, binlerce yıllık tarihi, mutfağı ile medeniyetlerin beşiği olmuş Tarsus, kuzeyde Toros Dağları, güneyde Akdeniz ile sınırlanmış bir ilçe. Her ne kadar Mersin’e bağlı olsa da Adana-Mersin arasında bir köprü olmuş bana göre.

2 Kadın Anadolu’da olarak Tourjuva ile gerçekleştirdiğimiz Tarsus seyahatimizde elbet her tourjuvist ilgi alanına göre farklı güzellikler gördü ama bir şeyi çok net söyleyebilirim ki hepimiz hayal ettiğimizin ötesinde güzel bir Tarsus bulduk. Ben daha sonraki yazılarımda çokça paylaşacağım kendimce önemli bulduğum noktaları ama bu yazıda özellikle birkaç tarihi yerden ve bu mekanları canlandıran, geçmişi yaşatan geleceğe iz bırakan, köklerine sahip çıkan kadınlardan bahsetmek istiyorum.

Yolunuz Tarsus’a düşerse tarihi ve kültürel mirasın bir parçası olan Kırk Kaşık Bedesteni’ ni görmeden, hediyelik eşya dükkanlarındaki kadınlarla sohbet etmeden dönmeyin. Osmanlı döneminde, 1579 yılında Ramazanoğulları Beyliği’nin son hükümdarı Piri Paşa tarafından inşa edilmiş bedesten, yapıldığı yıllarda aşevi ve medrese olarak kullanılmış. Zaten adı da kazanların etrafına konulan kırk kaşıktan geliyor. Sonraları ticarethane, pazar olarak kullanılan yapı bugün de tamamı kadın girişimcilerin hediyelik eşya, el sanatları atölyeleri, kafe gibi dükkanlarından oluşan bir bedesten. Tarsushan adlı takı dükkanında bana kısaca buranın tarihini anlatan Melis Hanım,  hala-yeğen açtıkları EcoBer -Ekolojik Bereket adlı dükkanda organik ürünler satan ve aynı zamanda üreten bir diğer girişimci Yağmur Hanım unutmadıklarımdan.

Tarsus’ta yetişen keçiboynuzu ağaçlarından meyveleri toplayarak un ve pekmez elde eden bundan da katkı maddesiz ve şekersiz Keçi Boynuzu Lokumu üreten ziraat mühendisi Yağmur Hanım. Gerçekten kadınlarımızı tanıdıkça hayranlığım bir kat daha artıyor. Üstelik yörenin KAYNAR adlı sıcak içilen şerbetini de bize öyle güzel tanıtıp ikram etti ki o sıcak havada o sıcak kaynarı bayıla bayıla içtik. Yörenin lohusa şerbeti olarak yapılan bu içecek tarçın, zencefil, havlıcan, zerdeçal, yenibahar, karanfil, muskat ve suyla yapılıyor. Üzerine de bol tarçın. Tam bir şifa deposu yani. Bir evden mis gibi bir kaynar kokusu geliyorsa anlayacağınız o evde mutlaka lohusa var. Ya da bizim tourjuvistler gibi Yağmur’dan baharat karşımı satın aldıysanız mutlaka ağzınızın tadını biliyorsunuz. Eco-Ber’e giderseniz hemen dükkanın bitişiğindeki “sadaka duvarı” nı da görmeden dönmeyin. Bir elin verdiğini diğer elin görmemesi için yapılan bu duvar, iyiliğin de yardımın da nasıl bir nezaketle yapılmasının en güzel örneği. Yağmur Hanım’a benden selam söylerseniz belki hikayesini de size anlatır.

Tarsus’ta ayda iki Pazar günü kurulan ve tamamen doğal ürünlerden oluşan Yeryüzü Pazarı yine pek çok kadın girişimciye ev sahipliği yapıyor. Yöresel tatların yapım aşamalarını izlerken bir yandan iyi tarım ürünlerini satın alabiliyor, bir yandan girişimcilerin hikayelerini dinleyerek hayatı paylaşıyorsunuz.

Eğer bir Pazar günü Tarsus’ta olursanız mutlaka bu pazara gidin, derim. Tadına bayıldığım, karakılçık unundan içine ceviz, şeker ve tarçın konularak yapılan Karakuş tatlısının yapım aşamasını bu konuda şampiyon olan Müjgan Ay’dan izledik. Eşi Alican Bey ile her hafta tezgahını kuran Müjgan Hanım’ın tatlısı kadar tatlı diline de hayran kaldık.

İşte Tarsus’tan ilk izlenimlerim…

Devamı gelecek.

EcoBer: Şehitkerim mah. 3409 sok. No:34 Tarsus

Tarsushan: Kırk Kaşık Bedesteni

Yeryüzü Pazarı: Kubat Paşa Medresesi Meydanı

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz