Tavuğun Organikle İmtihanı

3

Ramazan gelince hep çocukluk günlerime geri giderim. Akşam sırada beklediğim pide kuyrukları, gece sahurda kızaran pide kokusu, iftar sofrasında rengarenk reçeller ve pastırma, geniş ailemizde her akşam başka bir iftar daveti… Bir ay çok keyifli geçerdi ama beni en çok sonrasındaki bayram heyecanlandırırdı. Siz şimdi şeker, bayram harçlığı, tatlı kısmına bayıldığımı sanacaksınız, tabii onlar da var ama benim için bayram, burnuma hala kokusu gelen mis gibi “kapama” demekti küçükken. Bulgaristan göçmeni babaannemin bayramın ilk günü akşamı kuzinede pişirdiği tavuğun adı kapama. Kısık ateşte haşlanan tavuk bir kenara alınır, tencerede tereyağında kavrulan pirinç fırın tepsisine konur, üstüne tavuk ve suyu eklenerek kuzinede tavuk nar gibi pirinç ise yumuşayana kadar pişer. Yanında patates kızartması ve ayran da olur ki tadına doyum olmazdı. Gecenin finali de tavuğun kemiğiyle oynanan lades ile son bulurdu. Nereden aklıma geldi bu kapama konusu derseniz bu ara tavuğa takmış vaziyetteyim. Eskiden pişen tavukların hem lezzeti hem pişme süresi aklıma gelince bugün kızıma ne yedirdiğimi çok sorgular oldum. Bir de son zamanlarda tavukla ilgili şehir efsaneleri almış başını giderken, onkoloji uzmanlarının sürekli “yemeyin” uyarılarını duymadan edemiyorum. Gerçi ülkemizde organiğin ne kadar organik, doktorun ne kadar güvenilir olduğu da tartışılır. Yine de gözünüz görüp kulağınız duyarken ve internette efsaneler de dolaşırken kim duyarsız kalabilir?

Yiyecek hele ki organik gıda konusunda ne eskiden ne de anne olduktan sonra öyle çok kesin çizgileri olan biri ol(a)madım. Kızım küçükken yoğurdumu, bisküvimi kendim pişiriyor, hazır gıdalar kullanmıyordum ama beyaz un, şeker, pizza vs gibi konularda asla yedirmem gibi tutumlar sergilemedim. Şimdi de çok arkadaşım gibi “tavuk yedirmem, hormonlu” gibi bir yaklaşımım yok ama gezen tavuk olsun, organik olsun diye kendi imkanlarımla en iyisini almaya çalışıyorum. Tüm bunlarla beraber haftada bir gün mutlaka nugget yiyen kızım için kafamda acabalar gezerken öyle bir toplantıya katıldım ki, ben çoğu soruma yanıt buldum, çoğu konuda doğru düşündüğümü fark ettim. Bu konuda da yazma gereği duydum.

Geçtiğimiz günlerde Banvit ile kesişti yolum ve onların bilinçlendirme ve bilgilendirme toplantısına katıldım. Banvit A.Ş. Kurumsal Gelişim ve İletişim Direktörü İlgi Görener’in yaptığı açıklamalar, sorulara verdiği yanıtlar oldukça mantıklıydı ve açık söylemem gerekirse Banvit’in yaptığı bu toplantı son derece faydalıydı. Tavuk yersiniz yemezsiniz o sizin tercihiniz ama eminim sizin de kafanızdan şunlar geçiyordur…

istanbul

Tavuklara antibiyotik veriliyor mu?

Tavuklar da hasta oluyor deyince İlgi Hanım, nasıl oluyor ki dedim içimden. E onlar da grip oluyor, üşütüyor, cereyanda kalıyor, dedi. Mantıklı değil mi, sonuçta o da canlı ama ne bileyim tavuk hasta olmaz diye bir algım vardı o ana kadar. Biz nasıl hasta olunca antibiyotik alıyorsak onlara da reçeteyle antibiyotik veriliyormuş ve antibiyotik alan tavuk, ilaç vücudundan tamamen atılınca kesiliyormuş. İkinci tip antibiyotik ise evet korktuğumuzdan yani tavuğu şişiren, hızlı geliştiren cinsten. Fakat bu antibiyotiğin ithali yasak olduğundan ülkemizde asla böyle bir şey söz konusu değil. Bu arada Banvit ürünlerinin her birinin kodu var ve siz bu kodla o tavuk hatta anne babasının sicilini bile öğrenebiliyorsunuz. Hangi ilacı aldı, ne kadar kullandı, hangi tedavileri gördü vs.

Bir diğer merak ettiğim konu tavukların ne ile beslendiği konusuydu…Tavuk yemi %70 mısır, %20 soya ve %10 proteinden oluşuyormuş. Bu arada Türkiye’de GDO’lu mısır yetişmiyormuş ve Banvit yüzde yüz yerli mısır kullanıyor. Gerçi İlgi Hanım’a göre GDO kötü bir şey değil ve Almanya GDO’yu serbest bırakmış. İlk GDO ürünü havuçmuş ve aslında havucun rengi mormuş. Genetiğiyle oynanmış ve turuncu olmuş, şu an tükettiğimiz havuç miktarına bakarsak ve tavuk yemindeki %20 soya sosunun GDO olduğunu onu da tavuğun zaten sindirip vücudundan attığını düşünürsek son derece masum.  Ben övünerek yazın yaşadığım köyden “köy tavuğu alıyorum” deyince İlgi Hanım çaktırmadı ama bence içinden epey güldü. Bizim köy tavuğu diye aldıklarımız, zaten Banvit’in kart diye köylüye sattıklarıymış. Düşünebiliyor musunuz, bizim geç pişiyor, daha lezzetli daha yağlı diye tercih ettiğimiz tavuklar kart tavukmuş bu yüzden de daha kaslı ve daha yağlı oldukları için daha lezzetliler ve daha geç pişiyorlar.

Bir de şu “gezen tavuk” hikayesi var. Tavuk başına 4 metrekare açık alan, 4 metrekare kapalı alan gerekiyormuş sağlıklı gezmeleri için, ayrıca hiçbir kimyasalla da temas etmeyecekler. Sadece Banvit için böyle bir imkan yarattıklarında Bandırma’nın %44’ünün Türkiye’nin %66’sının  gezen tavukla kaplı olacağını hesap edin. Bu arada yine Bandırma gibi sanayii bölgesinde ne yiyecekleri de meçhul. Bu konuda gezen tavuklardan şüphelendim ben açıkçası, mesela bizim köyde gezen tavuklar her an kene için ilaçlanan çimlerden yiyebilirler… İlgi Hanım organik tavuğa inanmayanlardan ama bizim organik diye bildiğimiz tavukla Banvit tavuğunun farkı şu; organik tavuk 80-90 günde kesiliyor, Banvit tavuğu 40-42 günde ki bir tavuğun gelişimi için bu sayı yeterli diyor. Yine de illa ki 80-90 gün istiyorsanız Banvit’in roaster adı verilen ve 80-90 günde kesilen tavuğunu tercih edebilirsiniz.

En çok merak ettiğimi en sona sakladım; nuggetın dışını kaplayan tavuk artıkları değil, ekmek kırıntısıymış. Bu da bonus haber.

Sözün özü sevgili okur, ben tavuk konusunda Banvit’in bilinçlendirmesinden faydalandım ve paylaşmak istedim. Deneyimlemediğim hiçbir ürünü burada yazmadığımı biliyorsunuz, tavuk konusunda çok şüpheci olduğumdan bu yazıyı paylaşıyorum ve fikirlerinizi de merak ediyorum açıkçası… Eylül ayında fabrikaya bir gezi yapılacak ve ben de orada olup yerinde gözlem yapacağım. Banvit ürünlerini bazı büyük marketlerde bulamayabilirsiniz çünkü çekilmişler bunun yerine www.banvitburada.com bir site açtılar ki ben de üyeyim, soğuk zincirle istediğiniz ürünler kapınıza geliyor.

3 YORUMLAR

  1. “Düşünebiliyor musunuz, bizim geç pişiyor, daha lezzetli daha yağlı diye tercih ettiğimiz tavuklar kart tavukmuş bu yüzden de daha kaslı ve daha yağlı oldukları için daha lezzetliler ve daha geç pişiyorlar.”

    Reklam yapıyorsunuz bari metinleri gözden geçirin.
    Banvit’in kart tavuk diye sattıkları şöyleymiş, böyleymiş, düşenebiliyor musunuz falan…Öyle mi? Madem daha yağlı, daha lezzetli banvit kendi satsın.

    Hem kart tavukmuş bu düşünebiliyor musunuz diye milleti etkilemeye çalış, hem de en sonunda bu yüzden lezzetliymiş de. Bir de Gdo’yu savunmuşsunuz. Tebrikler. İçimiz çok rahatladı.

    Koş Cemil koş, banvite koş…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz