Tiyatro Sezonunda En Beğendiklerim

0

Yazın gelmesiyle birlikte tiyatro sezonuna bir süre ara veriyorum sayın okur. Bu kış izlediğim çok güzel oyunlar oldu, kimisini çok severek kimisini sıkılarak kimisini kahkahalarla kimisini göz yaşlarımla izledim ama şu var ki hepsi çok emek verilerek sahneleniyor o yüzden de ayakta alkışı hak ediyor. Her birini tek tek yazmak isterdim ama bu kez çok beğendiğim beni etkisi altına alan, çıktığımda çok ciddi cümleleri hafızama kaydettiğim, çok güldüğüm, tokat yediğim oyunları sıralamak istedim. En beğendiğimden sona doğru bir sıralama değil aman öyle anlamayın. Bu arada iki farklı oyunda izlediğim Günay Karacaoğlu bu sezon benim favorim. Kendi tabiriyle “kaşık kadar haliyle” sahnede devasa bir yetenek bombası. Henüz izlemediyseniz Günay Karacaoğlu’na mutlaka öncelik tanıyın.

  1. OKSİMORON

Her şeyin ancak zıddıyla var olduğu evrensel düzende, var oluşunu bizzat kendi zıddına borçlu olan bu iki genetik mucize, varlıklarının sürekliliği için tek bir şeye ihtiyaç duyar: Dengeye. Peki o dengeyi bulabilmek o kadar kolay mıdır?

Oyunun basın bülteninden aldığım bu yazının aslında demek istediği şu; Semih’in beyninin içindeki kadın-erkek mücadelesi arasında yaşananlar.

Kadın erkek ilişkilerini eğlenceli bir dille anlatıyor Emre Karayel. Özellikle eşiniz, sevgiliniz ile gitmenizi tavsiye ederim. Robert Dubac’ın yazdığı Erdal Beşikçioğlu’nun yönettiği oyun tek perde ve 80 dakika.

  1. AŞKÖLSÜN

Sevmek ve sevilmek üzerine kurgulanmış trajikomik bir hayat hikayesi. Kepçe kadar yüreğiyle, kaşık kadar haline bakmadan hayat denen bu kazanın altını üstüne getiren bir kadının hikayesi… demiş oyun için yönetmen Barış Dinçel.

Tek isteği sevilmek olan Songül’ün hikayesi anlatılıyor oyunda. Başlangıç sahnesi, Esenler Otogarı, -2. Kat, Kadınlar Tuvaleti. Öyle bir sahne ki, iliklerinize kadar tiksinme duygusunu size yaşatıyor Günay Karacaoğlu. Bu oyunu Baba Sahne’de izleyin. Mekanın çok ince detaylarla tasarımı, tiyatro gibi tiyatro olan havası, sanat kokan küçük ama sıcak salonu ve sahnede çok başarılı bir oyuncu. Komikten de öte diyeceğim bir komedi-bu ne demekse! İki perde, 130 dakika. Yazan Murat İpek, şahane kostüm ve sahne tasarımı yine Barış Dinçel.

Oyundan favori cümlem; “içime sinmedim”

  1. DONKİŞOT’UM BEN

Cervantes’in ölümsüz eseri Don Kişot sahnede Ozan Güven ve Günay Karacaoğlu’nun başrolünde vücut bulmuş. “Delilikte direndiğim için bilge oldum. Zalimlerin yönettiği bir dünyadansa deliliğin dünyasını tercih ettim ben, gerçek bilgelik delilikmiş, sonradan gördüm, korkunun esaretinden bile kurtarıyor insanı.”

Tüm oyuncular çok başarılı, Ozan Güven’i sahnede izlemek farklı ama Sanço Panza bir başka. Biraz uzun olabilir ama enerjisi yüksek, ben bir an bile saate bakmadım. Baba Sahne’de izlediğim oyun çok hareketli ve çok sesli olduğundan bir de ön sırada olduğumuz için zaman zaman aşırı uyaranlardan dolayı yorulmuş olabilirim. Bilet bulmak çok zor, Sanatla Randevu sayesinde gidebildiğim oyunlardandı.

  1. YÜZLEŞME

İngiliz yazar Graham Farrow’un kaleme aldığı Sevda Deniz Karali’nin çevirdiği, Emre Kınay’ın yönetmenliğini yaptığı  ve Esra Kızıldoğan ile birlikte oynadığı Yüzleşme, sizi tokat gibi çarpıyor. Oğlunu sapıkça işlenen bir cinayet sonucu kaybeden Mick Miller, katilin kitabını yayınlayan yayınevine gidip kitabın editörü ile yüzleşmeye başlıyor.  Katil, Bir Pedofilinin Güncesi adlı kitabıyla ünlüdür. Bu süreçte editörün, babanın planlarına şahit oluyor ve gazetelerin üçüncü sayfa haberlerinin içinde buluyorsunuz kendinizi. Tek perde, 60 dakika olan oyun canınızı acıtabilir ama temposu ve konusu çok çok başarılı.

  1. 39 BASAMAK

İskoç yazar John Buchan’ın 1915’te yayınladığı ve orijinal adı The 39 Steps olan 1935’te Alfred Hitchcock tarafından sinemaya uyarlamış. 1999’da İngiliz Film Enstitüsü tarafından seçilen “20. Yüzyılın En İyi 100 Filmi” listesinde yer almış ve ilk kez 2005 yılında İngiltere’de West End’de tiyatroya uyarlanmış.

Mehmet Birkiye’nin yönetmenliğini, Mehmet Ergen’in çevirisini yaptığı oyunda  Demet Evgar, Engin Hepileri, Bülent Şakrak ve Okan Yalabık sahne alıyor. Oyuncular oyun sırasında sürekli sahne ve dekor değiştirirken yorulsa bile o kadar başarılar ki oyunda bir an bile ilgim dağılmadı. Özellikle Okan Yalabık ve Bülent Şakrak’ın sık sık farklı rollere bürünmesi de çok başarılıydı. Oyun boyunca 39 Basamak’ın ne olduğunu anlamaya çalışıyorsunuz. Yeni sezonda listenizde mutlaka bulunsun.

Yeni sezonda Akciğer ve Dünyada Karşılaşmış Gibi oyunlarına bilet bulabilmeyi ümit ediyorum.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz