Şanlıurfa – Banunun Dünyası

2

Şanlıurfa, hangi taşı kaldırsanız altından tarih fışkıran, Türküler Şehri.  Armağan’la, İki Kadın Anadolu’da projemiz için Şanlıurfa’ya gideceğimizi söylediğimizde herkes, ne işiniz var bu ortamda oralarda dese de biz düştük yola ve bugün çok büyük heyecanla, istekle, eksik bir şeyler anlatma kaygısıyla yazıyorum bu satırları.

Medeniyetler beşiği ülkemizin inanç merkezi olan ve dünyada pek çok ilke sahip Şanlıurfa’nın anlatacak o kadar çok şeyi var ki… Dünyada ilk üniversite, çiftçiliğin ilk başladığı yer, Harran Ovası, Göbeklitepe, Kümbet Evler, Ağalık, Keçecilik, Ceylan, Urfa Atları, Güvercinler, Taş Mimari, Poşu, Balıklı Göl, Ayn Zeliha, Eyyup Nebi, Sıra Gecesi, Çiğ Köfte, Ciğer ve daha pek çok zenginlik. Bize “iki gün yetmez Urfa’yı gezmeye”, dedikleri gibi ben de size “iki yazı yetmez Urfa’yı anlatmaya” diyeceğim.

Şanlıurfa- Banunun Dünyası

Dar sokakları, taş mimarisi, bina altlarındaki “kab” ya da “kabaltı” adı verilen tonozlu geçişlerinde kaybolmak belki de şehri tanımanın en güzel yolu. Dışarıdan baktığınızda çok fazla özellik göremediğiniz hatta taş yığını dediğiniz evler yüksek duvarlarla çevrilmiş olsa da içine girdiğinizde üst katlarda çardak adı verilen oturma köşeleri, geniş bir avluya açılan odalar, yıldızlara taş atacak kadar yakın olduğunuz damları ile evler sizi ihtişamıyla büyülüyor. Narlı Ev ve sıra gecesine katıldığımız Elçi Konağı, geleneksel Urfa evlerini tanımak için gezilebilecek güzel yerlerden. Hatta bir akşam Elçi Konağı’nın damında Sıra Gecesi deneyimi yaşamanızı tavsiye ederim. Bu konuda ayrıca bir yazı yazacağımı da burada şimdiden söyleyeyim sevgili okur.

Dünyada en çok evcil güvercinin Urfa’da yaşadığını söyleyen rehberimiz Hüseyin Yektaş, yaklaşık 163 güvercin çeşidinin 50 tanesinin şehirlerinde olmasından dolayı çok mutlu gözüküyordu. Urfalı gençler tarihi evlerde güvercin beslermiş. Zaten taş binaların duvarlarında özellikle oyularak açılmış güvercin yuvalarını – kuş takası – her yerde görüyorsunuz. Gençler sürü halinde damdan uçurdukları güvercinleri yine aynı noktaya getirmekte usta olmuşlar, bu konuda güvercinleri çok iyi eğitiyorlarmış. Fakat bu güvercin beslemenin bir başka yönü daha varmış. Urfa evlerinin yapısı gereği duvarları yüksek olduğundan, komşu kızlarını göremeyen delikanlılar, dama çıkıp güvercinlerle uğraşırken bir yandan da komşu kızlarını gözlerlermiş. Hatta bu konuda Hüseyin Bey bir de mani yazmış;

Takada kuş beslerem

Hem beslerem hem süslerem

Benim esas muradım

Seni görmek isterem

Şanlıurfa-Banunun Dünyası

Güvercin demişken Şanlıurfa’nın yüzyıllardan beri Arap atçılığına da ev sahipliği yapmış olduğunu burada öğrendim. Hatta 1948 yılında dünyanın en güzel atı olarak Urfa atının birinci geldiği de tarihte bir not. Urfa atı gülermiş, tebessüm edermiş, hatta oruç tutarmış. Nasıl mı? Sahibi öldüğü zaman ya da koşuda geri kaldığında at, yemek yemez bir nevi intihar edermiş. Bu yüzden mi bilinmez sahip olsun olmasın Urfalılar atı uğur sayarlarmış.

Banunun Dünyası Şanlıurfa

Urfa’nın bir diğer simgesi Ceylan. Zamanında Harran Ovasında sürüler halinde yaşarken, insanların sürekli avlanmaları ve çiftçilerin bitkilere attıkları ilaçları yiyip zehirlenmeleri sonucu nesilleri gitgide azalmış. Kalanları korumak için devlet, Ceylanpınar Üretim Çiftliğinde bir grup ceylanı koruma altına almış. Şu anda sayılarının üç yüzü aştığı ve sürüler halinde gezdikleri söyleniyor. Yine Harran Üniversitesi tarafından Suruç-Urfa arasındaki sekiz köyde doğal ortama bırakılan ceylanlar da çoğalıyorlarmış ve onların da sayıları yüz altmışı bulmuş. Şimdi Urfa’da ceylan üzerine yazılan türkülerin niye bu kadar çok olduğunu anlıyorum. “Gezme Ceylan bu dağlarda seni avlarlar, anadan babadan yardan ayrı koyarlar…”

Elçi Konağı - Şanlıurfa

12 bin yıllık bir geçmişe sahip Şanlıurfa, insanıyla da hafızama en güzel karelerle kazındı. Kaldığımız otel Manici Konağı’ndaki çalışan Fuat, “önce Allah’a sonra bana emanetsiniz” diyerek, konukseverliğini gösterirken, Elçi Konağında geç saatte biten sıra gecesi sonrası yine bir çalışanın otelimize kadar bize eşlik etmesi gerçekten görmeyi unuttuğumuz davranışlardan. Esnafıyla, turizmcisiyle, ören yerlerindeki sevimli çocuklarıyla, kültür elçisi ağalarıyla her biri gönlümde taht kuran Urfa halkı belki de bu ülkede en çok ilgiyi hak edenlerden. Çünkü onlar bizim değerlerimizi, kültürümüzü, eskiden öğrendiğimiz din, dil, ırk ayrımı yapmadan insan sevgisini insandan ötürü öyle güzel yaşatıyorlar ki. Urfa’ya gidin ve bizzat yaşayın. Gönül hoşluğu, hatır alma Urfa’da insanların en önem verdiği değerlerin başında geliyor. Son yıllarda artan Taziye Evi adeti de bu yüzden olsa gerek. Eskiden gelenleri evlerinde kabul eden Urfalılar artık şehrin büyümesi ve mesafelerin artması nedeniyle, şehir merkezinde, geniş evlerde açılan Taziye Evlerinden birini seçiyor ve üç gün süren taziyeleri burada kabul ediyorlar. Yemek faslı da bu evlerde yapılıyor.

Banunun Dünyası Şanlıurfa

Şanlıurfa Fırın Kültürü

Yemek demişken zengin ve acı bir mutfağı olan Urfa’da çok fazla mahalle fırını görüyorsunuz. Akşam saati ise elinde tepsilerle fırından çıkanlar çok fazla. Genelde malzemeyi hazırlayıp, tepsiye koyup fırında pişirtmek çok tercih ediliyor, üstelik fırınlar bunu ücretsiz yapıyormuş. Fırını bilmem ama bir ciğer kültürü var ki, günde sadece üç ton ciğer tüketiliyormuş şehirde inanabiliyor musunuz? Şöyle söyleyeyim sabah kahvaltıya ciğerle başlanıyormuş.  Son yıllarda şehre gelen misafirler özellikle yerel halkla bir arada olmak için salaş, sanayii içindeki, garnitürünü kendin hazırladığın mekanları tercih ediyorlarmış. Urfa’da ciğer nerede yenir diye sorunca herkes bizim de gittiğimiz Şire Pazarı denen bölgedeki Arapoğlu Ciğercisi’ni öneriyor. Soğanını kendin kesiyor, yeşilliğini doğruyor, acı ve etli Urfa biberini ekleyip ciğeri dürüm yapıp yiyorsun, parmaklara dikkat. Urfa’da etin yanında çok fazla yeşillik tüketiliyor. Özellikle mide asidini dengelediğinden taze nane sofraların olmazsa olmazı.

Bu kadar yemeğin üstüne çay kahve iyi gider diyenlerdenseniz Gümrük Han içindeki kahvehaneleri öneriyorum. Eskiden alışveriş merkezinin kralı sayılan ve kervanların durup dinlendiği Gümrük Han bugün de şehrin kalbi sayılan yerlerden. Yine şehir merkezindeki 58 Meydanı ve hemen yanında bugün kültür merkezi olarak kullanılan eski adıyla Aziz Petrus Kilisesi fotoğraf karelerinizin ve Urfa’ya dair anılarınızın simgesi olacak yerlerden. Meydanda bulunan hamamın çökmesi sonucu içeride bulunan 58 kadının öldüğü olayın anısına verilen isim gerçekten yürekleri burkuyor.

Banunun Dünyası Şanlıurfa

Peygamberler Şehri Şanlıurfa

Dünyanın en eski inanç merkezi de olan Urfa aynı zamanda Peygamberler şehri olarak da biliniyor. Urfa’da özellikle Hz. İbrahim ve Hz. Eyyup için pek çok rivayet anlatılmaktadır. Hz.Eyyup Peygamberin mezarının, hanımının o hastalandığında sıkıntılara karşı sarıldığı Sabır Taşı’nın ve Hz. Eyyup’ün şifa bulduğu suyun bulunduğu kuyunun da içinde yer aldığı külliye Urfa’da ziyaret ettiğimiz yerlerden.

Şehrin içinde yer alan ve Hz. İbrahim’in ateşe atıldığında düştüğü yer olarak bilinen Balıklı Göl ya da diğer adıyla Halil-Ül Rahman sadece yerli turistler için değil yabancılar için de en ilgi çeken yerlerden. Hz. İbrahim tek tanrılı dini savunduğu için devrin hükümdarı Nemrut tarafından Urfa Kalesi’nin bulunduğu tepeden ateşe atılır ve bu sırada Allah tarafından ateş suya Halil-Ül Rahman Gölü’ne, odunlar da balığa dönüşür. Bundan dolayıdır ki buraya Balıklı Göl denir ve buradaki balıklar da kutsal sayılır.

Rivayete göre Nemrut’un kızı Zeliha da İbrahim’e olan aşkından kendisini onun peşinden ateşe atar. Zeliha’nın düştüğü yerde de Aynzeliha Gölü oluşmuştur. Biz Ayn Zeliha Gölü’ne hayran olduk. Kendimizi kah Avrupa’da bir nehir kıyısında kah cennette gül bahçesinde hissettik. Sandal sefası yapan aileler, fonda hafif bir etnik müzik, su sesi ve huzur. Tabii kahvelerimiz de orta şeker aynı ruh halimiz gibi tam kararında.

IMG_0271

 

IMG_0265

Dünyanın en eski şehirlerinden biri olan Şanlıurfa’da iki müze var ki, dünyayı gezip gören biri olarak bu konuda gördüklerimin en etkileyici olanlarından diyebilirim rahatlıkla. Biri Haleplibahçe, diğeri Şanlıurfa Mozaik ve Arkeoloji Müzesi. Haleplibahçe’nin ortaya çıkışı da çok enteresan.  Bölgede kanalizasyon sistemi döşenirken, 2006 Mayıs ayında taban mozaiklerine rastlanıyor ve kazı durduruluyor. Amazonlar Villası, Hamam ve bir Geometrik  Villa ortaya çıkıyor. O tarihten itibaren bölge yerinde koruma altına alınıyor ve harika bir müze yapılıyor. Sonradan getirilmiş eserlerle oluşmuş bir müze değil yerindeki eserler korunarak yapılmış bir müze burası. Özellikle savaşçı 4 Amazon Kraliçesinin resmedilmiş dünyadaki ilk örnekleri arasında gösterilen mozaikler sadece Urfa’nın değil dünyanın tarihi açısından çok etkileyici. Mercimek tanesi kadar küçük mozaiklerin hala ilk günkü canlılığı gibi kalabilmesi sanırım Urfa’ya bir vefa. Yine Truva savaşının kahramanı Akilleus’un hayat hikayesi de çok güzel canlandırılan bölümlerden.

4 Amazon Savaşçısı-Şanlıurfa

Şanlıurfa Arkeoloji ve Mozaik Müzesi Türkiye’nin en büyük Avrupa’nın dördüncü büyük müzesi. Anadolu’da inşa edilmesi güç dikdörtgen yapıların ilk görüldüğü yerleşim Nevali Çori aynı zamanda dünyadaki ilk kare planlı tapınak. Şanlıurfa Müzesinde sergilenen ve Dikilitaş Binası olarak da bilinen tapınak müzede mutlaka görülmesi gerekenlerden. O kadar büyük bir müze ki sadece bu müzeyi gezmek bir tam gününüzü alır. Biz maalesef kısaca gezip gördük ama sadece bu müze için bile Urfa’ya tekrar gidebilirim.

IMG_0345

Banunun Dünyası Şanlıurfa

İki Kadın Anadolu’da gezer de Urfa’nın meşhur mağaralarına girmez mi? Mağaralar yerleşik kültüre geçen insanoğlunun yaşadığı ilk yerler ve Urfa’da şehir merkezinde çok sık rastlıyorsunuz. İnsanlar bu mağaralarda düşüncelerini, sanatı ortaya çıkarmışlar ve bugün hala bu taşların üzerinde izlere rastlıyorsunuz. İçleri her ne kadar şu anda çok pis ve bakımsız olsa da yakın bir tarihte buraların temizlenerek turizme açılmasını duymak sevindirici.

Banunun Dünyası Şanlıurfa

Tarihi ve kültürel birikimiyle, Dünya ve İslam tarihindeki yeriyle, tarihe tanıklık eden Şanlıurfa sahip çıkmamız gereken şehirlerin başında geliyor. Son derece rahat, huzurlu gezdiğimiz Urfa’da anlatılacaklar elbet bu kadar değil, beni takibe devam et sevgili okur.

IMG_0234

Urfa gezimizde bize rehberlik eden Hüseyin Yektaş’a GAP Turizmi Geliştirme Derneği Başkanı Rahime Yaşar’a, Kaliru Turizm Acentası sahibi Cihat Gürüz’e, Manici Konağı’na, Elçi Konağı ve işletmecileri Aslı Rastgeldi ve eşine teşekkürlerimizle.

 

2 YORUMLAR

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz